8 Temmuz 2009 Çarşamba

0

İnsanlar, hatalı üretim mi?

İnsan evladının hatalı üretim olduğuna iman etmekten başka suçum günahım yok. Defolu ihracat artıkları gibiyiz. Alayımızı bu gezegene yığmışlar, alıcı bekliyoruz. Kusursuz tasarımlar nereye sevkedilmiş hiçbir fikrim yok. Aslına en yakın olanlarımız iyi bi şey diye biliniyor buralarda. İyi işler yapıyorlar, insan olmaya daha bi yakın duruyorlar. Kapı komşumuz da olabilir böyle biri, ya da her çağın bildiği bir alim, bir sanatçı ya da herhangi biri.

Ben onlardan değilim.

Çok eskiden bir gün, ben daha bildiğiniz çocukken, yani daha 6 yaşında ve hakikaten bi çocukken.. kumsalda bir gün, denize girme dalgalı bak boğulursun diyen en büyük teyzemi dinlemedim diye, denize girdim ve hay bin kunduz ki boğulmadan çıkıp teyzeyi mahçup ettim diye, zarif eşi enişte bey tarafından "kötü tohum" sıfatıyla yaftalanmıştım. Bu yaftayı hayli ciddiye aldım, çünkü badem bıyıklım eniştem ziraat mühendisiydi. Adam tohumdan falan anlıyor diye düşünmüştüm. Yahu yaş altı! Ya ne olacağıdı;)

Ha ama sonra adama çok hak verdiğim zamanlar oldu. Bugün bile her dalgaya eyoo diye atlıyorsam, sebebi kötü tohum olmamdır. Çok atladım, yine atlarım.

Şekerim asıl mesele, hiçbirimizin sandığımız kadar kayda değer bi şey olmamamız. Sadece hazımda bazı sorunlar yaşıyoruz. Mottomuz: "Hatasız kul olmaz".. hani neredeyse hamdolsun falan diyecem, dersem şayet, çekip vurun beni. (Ayrıca, bu resim ne alaka diye soranı öpecem.)

Hatasız kul olmaz ile hatalı üretim arasında fark var, farkı fark edenlerin de benim gönlümde ayrı bi yeri var. Gönül dediğin de, aslına bakarsan külliyen yalan olmuş. Yan etki gibi bi şey. O bakımdan, salla gitsin.

Bugün bir kumsalda, Makedon bi aile ile ben bakışıp dururken aklıma insan ve şu fani alemde yediği boklar geldi. Bu aile ana baba ve 5 boy boy çocuktan müteşekkil. Çocuklar bildiğiniz çocuk. Deniz de alabildiğine dalgalı. (Gönül burada bi a.q. demek istiyor, bi hay yarebbim allam demek istiyor.) Çocukların bir kısmı kolluklarıyla kumsalda insanlık aleminin en bi ortak ifade biçimlerinden süzüm süzüm süzülüp gelen kale yapımında çalışıyor, başka bir kısmı, kolluklarını dalgalı denizde denemek istiyor, baba bi ton şey söylüyor, ben sadece "Alex" diye bi şey anlıyorum. Çocuk denize girmiyor. İyi bi tohum olduğunu, kötü tohum hikayesini hatırlayıp düşünürken, aklıma bu kez, Elveda Rumleli dizisi geliyor. Kaldı ki, niye geliyor anlamış değilim. Filiz Ahmet falakaya yatırıldığından beridir ben bu diziyi izleyemiyorum. Canım yanıyor yav, içim kaldırmıyor. Ama işte o falakanın müsebbibi bir "Alex" var ya, hatta belki adı böyle bile yazılmıyordur, hoşgörüle.. Ama o Alex ile benim kumsalın minik Alex'i örtüşüyor ve ben bu aileyi bir anda Makedon aile yapıveriyorum.

Evet, var bende bi sorun. Bu gece insan üzerine yine saçmalıyorum.

Bu kadar bir'ken, neden oyuluyor onca göz? (Hatalı üretim haricinde açıklaması olanın hasretle gözlerinden öpüyorum.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top