19 Eylül 2009 Cumartesi

0

Selden sonra saçma sapan abuk sabuk

İstanbul'a selden sonra geldim. Bin yıllık şehrimin bensiz sellere uğramasını boş boş bakarak izledim televizyondan. Ki bu, mesleği bıraktıktan sonra haber amaçlı ekran başında geçirdiğim en uzun süreydi. Zaten özlemişim şehrimi, zaten uzağım, içim bi tuhaf oldu. Yine televizyonda çalışıyor olsaydım, muhtemelen ya bir kadın programında ya da bi canlı yayında falan, bu felaketi ballandıra ballandıra anlatıyor olurdum.

Caddelerde sürüklenen arabalar, çamura bulanan evler, şehrin o pespaye hali falan derken bi baktım benim aklım ilk mesleğime gitmiş. Kendimi daha beter suçlu hissetmeye başladım. Böyle ilk mesleğimi çok da sık hatırlamam. Bırakalı çok zaman oldu, epey de yapmıştım halbuse. Ama sonra kafayı çizip, yemişim lan mimarlığını! ben sinemacı olacam televiziyalarda programlar yapacam! diye döndüm öğrenciliğe. Okudum bir daha, sonra gelsin yeni hayat..

Bazen, benim hayatım roman anacım modunda takılmayı çok seviyorum. Ama aslına bakarsan benden bi cacık olmaz. (Şimdi bi şey söylemek istiyorum, çünkü malum, başbakan hakkında burada bile destursuz yazılmıyor. Ama bak şimdi övgü yazacam, yok bi şey. Hani bu "bi cacık olmaz" sözüne istinaden başbakanı anacam izninizle. Ondan duymuştum ilk kez. Emeğe saygı, o bakımdan şeediyorum.)

Neyse işte, döndüm geldim İstanbul'a, tam üç aydır uzaktaydım. Herkes giderdi bu şehirden, ben bi başıma depremlere yakalanırdım, bombalar patlamak için sanki beni beklerdi, vs. vs. Bensiz bi b.k olmazdı lan bu şehirde. Olmazdı ama, oldu. Tamam uzatmıyorum, olduysa oldu.

Peki ben bu arada ne yaptım ne ettim? Biliyorum yav, zerre ilgini çekmiyor ne halt yediğim. Zaten benim de rapor vermeye niyetim yok. Sadece o son bir haftayı anlatmak istiyorum. Ayla geldi bana. Ayla'yı hatırlamadıysanız yapacak bi şey yok. Ben devam ediyorum anlatmaya. Aslında bu bi tür "az sonraaa!" olsun. Ayla ve dertleri faslında uzun uzun dökülecem yakında. Özet olsun: Bu yine sevigili adamından ayrılmış. Ve bilin bakalım sebep ney? Ya yaa, aynen o işte! Adam yine eski karısıyla birlikteahahaa..

"Ayla, bi danem?" dedim,
"Fırk?" dedi.
"Sen hakikaten gerizekalısın biliyosun di miğ?" dedim,
"Evet." dedi.

Mevzu kapandı. Sonra mübarek ramazan günü Bozcaada şaraplarında teselli bulmaya gittik.

Sabah ne oldu???
Az sonraa!!

.....

Ben bu bayramı şeker bayramı diye çocukluğumdan beridir bilirim, severim. Yeri ayrıdır. Kutlu mutlu olsun efenim.
Ama kurban bayramında benden tebrik beklemeyin, te o kaa..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top