12 Ekim 2009 Pazartesi

0

Sonbahar Manzaralı Çay Keyfi...



Tüm fotoğrafları tıklayarak büyütebilirsiniz.



       İki gün önce eşimin şehir dışında olmasından kaynaklanan akşamları dizi izleme, kestane kebap yapma, meyve soyma, çay demleme ve tüm bunları tüketme işlerimden feragat edip çatıya kaçtım. Bu sefer ütüm yoktu, direkt masama oturdum. Gerisini hatırlamıyorum. Saat 02:30 du aşağı indiğimde. Mutluydum, guruluydum. Sevecek bir şeyim daha olmuştu. Tuvalete kalkan oğluma ısrarla gözüne sokup gösterdim. Zorla güzel olmuş dedirttim. Geç gelen eşime o saatte göstermedim, sabah uyanınca gösterdim. Bunu da mı yaptın, dedi. Materyallerin künyelerini sordu. Çok beğendi. Oğluma da, eşime de his testi yaptırdım. Dışarıdaki sonbaharı hissettiklerini anladım test sonucu.



       Sonuçta bu da benim 10 Marifet Sonbahar Yarışması Tasarımım.

Ta ta ta taaammm.

Beğendiyseniz ve 10 Marifet bünyesinde en az üç yazı sahibiyseniz; çekinmeyin tutun :)



  • Dışarıdaki sonbahar teması için mavi zeminde keçe, ağaçta deri kullandım. 

  • Kuş ta keçeden. 

  • Ağacı sadece gövdeden yapıştırdım. Dalları boyutlu görünmesini istediğim için yapıştırmadım. 

  • Tafta kumaştan kestiğim yaprakları çakmakla azıcık yaktım. Onların da boyutlu görünmesi için sacede bir yerinden yapıştırdım. 

  • Kuş ta ayakları üzerinde duruyor. Öne ya da arkaya yapışık değil. 

  • Beyoğlu taşlarını yağmur görüntüsü vermesi için ağaçlı zemine ara ara yapıştırdım. 

  • Pencere yerine geçen şeffaf plastiğin arkasından sıcak silikonla su damlası görüntüsü oluşturdum.






  • Sağ yan duvardaki tablo yo-yo.



  • Perdeleri evde bulunan enli dantellerden kesip, teğelle büzüp, çöp şişe geçirerek hazırladım. Şişin iki ucuna ahşap boncuklar yapıştırdım.

  • Perde bağları boncuklu iğne oyalarından.    

  • Halı geniş keten kurdela. Uçlarından saçak çıkardım ve yapıştırdım.




  • Sol yan duvardaki köpekli tablo da çok önceden yaptığım polimer kil pendanttı.





       Tüm çalışmaya başlamadan önce bulduğum küçük bir kutu kapağı içine pencere manzarasını hazırladım. Zaten tüm ampuller ondan sonra yanmaya başladı. Yapacağım diğer objelerin boyutunu bilebilmek için kutu ayarladım. Fikrimühim' den gelen Selva Makarna kutusunu tüm kutular gibi saklamıştım. Çok dayanıklı, taş gibi bir kutuydu kendisi. Kapağını kestim ve kaplamadan önce pencere olarak hazılardığım ölçüye göre kutuyu maket bıçağıyla oydum. Sonra beyaz yapışkanlı kağıtla düzgünce kapladım. Yine yapışkanlı kağıtla duvar bordürünü yaptım.

  

       Sandalyelerin boyutunu anlayın diye parmağımı olaya bastırdım. Bu arada sandalye yapmak çok zevkli. İşin içinde tel varsa herşey zevkli zaten.





       Sandalyeleri Suzan Geridönmez'in blogunda görmüş ve denemeyi çok istemiştim. Ben gördüğümde sadece ilk aşamanın olduğu postu okumuş ve tel iskelet hakkında fikir edinmiştim. Aklımda kaldığı kadarıyla iskeleti hazırladım. Ondan sonraki aşamaları kafamdan uydurdum. Şimdi onun blogunda yazının devamını okudum, ben biraz kestirmeden gitmişim sanırım. :) Sandalye arkalıklarını ve tablasını hazırlama ve monte işlemini ben daha farklı uyguladım.



       Bu arada Suzan Hanım' ın blogunda çok güzel minyatür ve paper mache çalışmaları var. Mutlaka ziyaret edin derim. Özellikle minyatür porselen tabakları ve teneke içecek kutularından yaptığı galvaniz görünümlü objeler yapmak istediklerim arasında.





Masayı da aynı teknikle çalıştım. Sandalye ve masayı gördüğünüz gibi süsledim. Yaşasın silikon tabancası...











Çaydanlık ve fincanı transparan beyaz polimer kil (fimo marka) yaptım. Çiçek deseni daha önce yaptığım milliefiori bloglarımdan kestim. Hemen fotoğraflamak için kili pişirmedim.



Çalışmanın iç kısmı bittiğinde kenarlarındaki boşluk ve kağıdın potluklarının olması tamamlamam gerektiğini düşündürdü. Evdeki saten biyeyi dört tarafına ortalayarak yapıştırdım. Dantellerle de köşeleri süsledim.



       Tema sonbahar olabilir ama ben o sarıyı sevmiyorum. Donduruyor beni o renk. Dışarıda yağmur da yağsa, yapraklar da dökülse ben toz pembe dünyamı yansıtmak istedim. Sonbahar yeterince vurdu beni. Kullandığım renklerle kendime gelmek istedim.

       Bu ortamda oturup çay-kahve içmek çok keyifli olurdu. Sandalyeler yerine rahat ve sallanan bir koltuğu tercih ederim. Bu tarz sandalyeleri çok severim ama hiç rahat değildirler. Demirleri sırtınıza batar. Battaniyeyi çekip yayılacak bir koltuk tercihimdir. Sahi neden bunu yapmadım ki?????



       Dün yazdan kalma bir gündü. Kerpe' ye balık yemeye gittik. Herkes denize giriyordu. Gerçekten kendime geldim. Sonraki postta çok güzel fotoğraflar paylaşacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top