10 Ekim 2009 Cumartesi

0

Vurun magazine!

Şimdi yılını zamanını vermeyeyim, Ayla ile ben bi dönem gayet sıkı bir magazin programında birlikte çalışmıştık. Ayla zaten bu programı yapsın diye başka bi kanaldan bize gelmişti, ben o aralar bi çocuk programı yapıyordum. Sonra epey zaman geçti, biz dost olduk, bi ton şey yaşadık. Aynı programda çalışmayınca dostluklar daha sağlam kuruluyor galiba, bir daha da kolay kolay bozulmuyor. Onun için sanırım, biz böyle aynı ekipte sabah akşam gece gündüz birlikte olmaya başlayınca, araya farklı bir sorumluluk girince, yine de arkadaşlığımızı korumayı başardık.

Neyse işte, bi çok şey oldu, ben abuk sabuk bi ton programda debelendim falan, sonunda kendimi magazin yaparken buldum. Yok ama şükür ki muhabir falan değildim. O başka bi şey. Başka bi meslek, iş ve hatta uzmanlık alanı. Yorucu, yıpratıcı bir iş. Adam gibi işini yapan magazin muhabirlerine her daim saygı duymuşumdur. Nedenlerine gelirim sonra.

Neyse yav, uzun hikaye.. Durduk yere esmedi bana magazin falan, var elbet makul bir nedeni. Hoş olmasa kaç yazacak de mi? Esti, yazdım:)

Bu aralar bazı ünlü vatan evladının milli sporu magazin muhabiri kovalamak, yakalarsa hırpalamak oldu ya, ondan bi esti bana da. Şimdi tabii bu adamlar için Okan Bayülgen misali "ama onlar gazeteci değil, paparazzi bi kerem" diyerek yan çizmek olmuyor. O paparazzi denilen insan evladı gezegenlikten atılan Pluton'da mı yetişiyor Okan hocam? Yani onlara "daş yoh mu taş!" diye uzaylı kovalayan memleket yiğitleri gibi mi davranacağız?

Valla şimdi sayfa sayfa gezip haber kopyalayacak halim yok. Okumuşsunuzdur olan biteni. Hani ünlü kişiler toplaşıp protesto edeceklermiş, bıkmışlar bu magazin muhabirlrinden, bi rahat vermiyorlarmış vs. (Arkadaşım ben de biliyorum, polis ve bi oyuncunun muharebesini. Protesto sadece bu olaya değil, mevzu yeni yeni yeşillenen mag.muh. alerjisi.)

Yani şu işi bilmesem afiyetle yiyecem isyanlarını. Bak zaten sinir yaptım, alayından söz ederken bile "ünlü kişi" diyorum. Yok öyle bedavadan "sanatçı" demeler. Ya bi şey diyecem, biraz dert yanacam önce. Ben bu televizyon program falan, bu işi çok severek yaptım. Mimarlığı yanımda stajer yetiştirirken bıraktım, okudum bi daha, benden genç insanların stajeri olarak yeni işime başladım. Aldığım keyfi anlatamam! Mutluydum. Yorgunluktan ve sinir bozukluğundan ölürken bile, mutluydum. Ama bu magazin programında çalışmaya başlayınca, yaptığım işe de, verdiğim emeğe de lanet ettim. Demem o ki, ben, uğruna bi çok şey feda ettiğim mesleğimi magazinden tiksindiğim için bıraktım. Bir daha da dönmedim. (Şekerim bunun nedenleri sadece magazin vs değil elbet. Dönebilirdim falan ama dönmedim. Vardı başka nedenleri.)

Hayır niye bunları anlatıyorum: Çünkü, bu kadar nefret getirip bıraktığım bir işi bile canı gönülden savunacak hale geldim şimdi. Niçün: Derhal arzedeyim..

Bundan sonrası ünlü kişilere mektup formatında olsun. Hayır zaten bu aralar mektup yollamak in.. ahaah.. ne memleket ama;)

"Canlarım,

magazin muhabirlerinden gına getirmişsiniz? Hayırdır? Noli?

Mevzuya şöyle bir bakınca sizlere hak vermemek ne mümkün? Haklı gibi duruyorsunuz. Tek tek olaylarla, kişilerle işim yok benim. Şöyle ortaya karışık bi şeyler yazıyorum, herkes nasibince nasiplensin diye. Hak geçmesin, kimse doğrudan doğruya üstüne alınmasın.

Siz şimdi protesto ediyorsunuz, aferim. Ama bence bi dönüp kendinize bakın. Protesto edecekseniz eğer, bizim magazin muhabirlerini arayıp: "Şeker şöyle de bir hadise var, bi şeyler uydurup çekseydik??" demiyecektiniz. Bizim muhabirler iş çıksın diye, iki vtr sağlama alınsın diye sizleri arayıp: "Abi (abla) bi atraksiyon yapsak , seni yakalasak mesela sevgilinle Ada'da Moda'da??" dediklerinde, "hadi canım hadee anca gidersin!" diyecektiniz, yakalanmayacaktınız anacım.

Birlikte ne filmler çektik de mi? Yani bunu gelmiş geçmiş bütün magazin programları için söylüyorum. Yav bileni çalışanı varsa, çıksın anlatsın. Yok yeni albüm çıkıyor, yok klip çekmiş, yok bilmem kimle polemik şeetmiş acaba nasıl kızışır iyice falan diye, az mı birlikte istişarede bulunmadık? Nooldu şimdi? Yani sizin senaryoya ve hatta kurguya karışarak yapılan çekimler, yakalanmalar, olaylar şoklar az sonaa'lar falan tamam, ama, hakikaten bi yerlerde çekildiğinizde zinhar günah eyle mi?

Yemezler.

Ha bu arada sana da iki çift lafım var memleket televizyon izleyicisi:

Derdin ne senin adamım? Sen ne istiyorsan bu televizyoncu milleti sana onu veriyor farkında mısın? Bi gözün doysun lan, sen de bi dön bak kendine ne b.k yiyorum ben diye. Yahu sen değil misin daha fazla acı,daha fazla rezillik, daha fazla itiraf, şiddet, kan ve gözyaşı isteyen? Bi yandan "insan yegesini şeeeder mi lağğn!" diye celallenip, diğer yandan her hafta o yengeyi ağzının suyu aka aka izlemek nasıl bi güzel ahlaktır? O güzel ahlak mı şimdi sana "ay şekerimm bu magazinciler de çok oluyolar böylee" dedirtiyor?

Sen bu kadar aç, bu kadar rezilliğe talepkar olmasan, senin kapı komşun magazin muhabiri Sarı çizmeli Mehmet, kendini gecenin bi yarısı bar kapılarında paralar mı? Bi sor ona, sabah misal sen işe gidirken, o da evine dönüyorsa o sıra.. bi sor, rastlarsan.. Bi sor bakalım, çok mu memnunmuş halinden?

Bak gözümün nuru.. Bugüne kadar sen ezildin diye, sen perişan edildin diye, sen şarkılarla türkülerle ninnilerle filmlerle futbollarla falan uyutuldun diye, sesim soluğum çıkmadı. Çıkamadı. Can derdine düşmüşsün, geçim derdine düşmüşsün. Çoluk çocuk okutuyorsun, üç kuruşun derdindesin. İçin yanmış, için kıyılmş. Hayattan bıkmışsın. Umudun tükenmiş. Şİmdi sen bilir misin bilmem ama, işte bu tür zerzavata bi tarihte, insan evladını ertesi güne hazırlayan bi şeyler falan denmiş. Akşam en ucuz ve tek eğlence aracı olarak eline televizyon verilmiş. İki reklam izleyip keyfinin bedelini ödüyorsun. Kafan boşalıyor, gülüyorsun, ağlıyorsun.

Aman be neyse ne, şimdi felsefe yapacak halim yok. Şunu demek istiyorum ki: Artık ben sana kızgınım yav! Hakikaten kızgınım. Senin o her akşam boşalan kafan başka bi şeye basmıyor mu? Milletin acısından, rezilliğinden beslene beslene, neye dönüştüğünün farlkında değil misin?

Can Yücel yazmıştı galiba, Ahmet Kaya söylemişti hatta.. "Ne kadar rezil olursak, o kadar iyi!"

Mideniz kaldırdığı sürece, bu programlar olacak. Siz daha çok beslenesiniz diye o muhabirler vukuat peşinde dolanacak, bi şey çıkmazsa eğer çıkarmaya çalışacak. İşi bu oldu çünkü. Sayende ey memleket evladı.

Memnun musun halinden?

Not: Memleket yerine sen istersen "dünya" de, bi şe fark etmez. İnsan falan de, yine fark etmez. Çünkü bana öyle geliyor ki, aptallaştırılmaktan bu kadar mutlu mesut olan başka bi canlı türü yoktur. (Gittim gezdim üç beş galaksi, ordan biliyorum. Teallam!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top