31 Mayıs 2009 Pazar

0

ilgisiz ilgisiz ilgi

Epey zaman önce Mustafa Altıoklar'ın evine gitmiştik çekime. Bi kadın programı için röportaj yapmıştık güya. Evinde bir bilardo masası vardı, bi iki afili vuruş yaptı biz de dolgu olsun diye masanın her bi yanından çektik abiyi. O zamanlar bana çok yakışıklı geliyodu bu adam. Şimdi nereden aklıma geldi bilmiyorum ki.. En son bir fotoğrafını görmüştüm gazetenin birinde. Yaşlanmış lan sanki.

Kimsenin yerinde saydığı yok zaten.

Benim en kıdemli ve açık ara önde giden eski sevgilim napıyo acaba? Hayır durduk yere bu sinemacı abiyi hatırlamadım. Ben Ali'yi de çok yakşıklı buluyodum bi zamanlar. Evet be evet M.A'a beziyordu biraz. Onun da tipi kaymış mıdır acabağ? Aklıma gelen sevgilidir, diğeri bahane desem şu saatte kim yer?

Bu nasıl bir saçmalamaktır kuzum? Hiç utanmıorsuun? Kuzular yesin seni. Salak.

Şimdi bu dile yerleşmiş bir kalıp. Böyle "eski sevgili" denince herkes aynı şeyi anlıyor. Biriyle üç gün takılıp sonra yolda kaybediyorsun mesela, onun adı bile eski sevgili olabiliyor. Burada dumur vesilesi olan şey, o birinin eskimesi geride kalması falan değil, ne bok yemeye adına sevgili dendiği. Kolay mı lan sevgili olmak?

Nerden geldiyse aklıma..
0

Purchasing Haifa's dress from Cannes

Haifa's back and gold strapless dress that she wore at the Cannes Film Festival is sold HERE. This dress was designed by Dolce and Gabbana.

28 Mayıs 2009 Perşembe

0

Eski eş "gel" derse ne olur?

Ayla'nın kevaşe dediği hatun sevgilisinin eski eşiymiş. Sevgili adamı eski eşine dönünce, dönmek falan değil aslında, kadın "gel" diyince koşa koşa gitmiş işte.

Neyse.. Adam eşine dönüyor ve Ayla kafayı bi sıyırıyor. Bunlar en az 4 yıldır birlikteler. Ayla'nın öyle gözü evlilikte falan değil. Hiç iplemez nikah vs işleri. Aşık, mesele bu. Aşk için 4 yıl hayli uzun bir zaman benim kafam o kadarını almıyor ama yok olabilemez diye karşı da çıkmıyorum. Belki benim "çok iyiyim onunla, seviyorum, kafam rahat" falan diye tarif ettiğim bir hissiyata başkaları aşk der. Ne bileyim? Ayla aşk diyordu, demekle de kalmayıp her tür belirtisini gösteriyordu.

Böyle di'li geçmiş zaman anlatıyorum, öyleydi en son ben onunla çalışırken. Sonrasında bir iki yıl görüştük konuştuk kafa çektik bi ton, ordan da biliyorum. Sürmüş daha sonra, taa benimle karşılaşmasından iki üç ay öncesine kadar. Yaraları taze daha.

Anlatırken yüzünde hiçbir his yoktu. Donmuş gibi, buzları çözülür gibi anlatıyordu. Ben de dinledikçe ve içtikçe, "hı hı" diye kafamı sallayıp duruyordum. Acele ediyordum, bir an önce şu yol ortasında dövme kısmına gelsin istiyordum. Habire "ee?? sonra noldu??" diyordum. Ayla'nın ise zerre acelesi yoktu. Zerresi yoktu özet geçmelerin. Anlatırken intikamını bir daha bir daha alıyordu sanki. Sanki kadını karşımda sağlı sollu bir daha dövüyordu.

Adam boşanmayı hiç istememiş meğer. Yahu bu şimdi mi söylenir? Yani sen bunu biliyor muydun diye sordum, evet dedi. Ama karısı o kadar kararlıymış ki ayrılmakta, adam da çaresizce tamam demiş, bunlar fi tarihinde boşanmış. Nereden baksan bi 7-8 yıl önce. Ayla ile birlikte olana kadar adam çok fena dağıtık yaşamış.Karısına hep ama hep aşık olduğunu benim bu tıralelli arkadaşıma söylemiş. Ama mevzu şu ki, Ayla o kadının bu kadar yıldan sonra eski eşini geri isteyeceğini hiç düşünmemiş. Hep yok canım falan demiş. Hayır şimdi kalkıp da "ama zaten biliyormuş işte! sevgilisi eski eşine hala daha aşık, kadın gel yamacıma diye iki el sallasa uçup gidecek, neden bu kadar şoka girmiş?" falan diye soran çıkarsa diye açıklamaya çalışıyorum. Ne gereği varsa?

Bu arada ben böyle bi yandan yazıp bi yandan sağlam içiyorum. Canım da sıkkın. Ayla o gece başka şeyler de anlattı. Öyle hı hı diye dinleyemediğim şeyler. Kimseyi hiçbir şekilde ilgilendirmeyen şeyler.

Ama anlatırım yine.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

0

Liste

Tamamlamam gerekenler:

1) Çekmecelerden çıkanlar ve çıktıkları yere aynen dönenler. Dönerken son bi kez dönüp bakanlar ve ağzıma sıçanlar.

2) Çekip gitmelerin en sonuncusunun resmi tarihi. Alternatif tanıklıklar ve "oradaydım" yorumuyla dökülme usulü anlatımı. (Yalnız bu daha sonra olacak. Önce öyle olması gereken bi resmi tarih dökümü.)

3) Ayla ile geçen gecenin hiç kimseyi ilgilendirmeyen ayrıntıları. Benim bu blogu açmama neden olmasının hiç bilinmeyen öyküsü.

Blog falan bunlar gerçekten güzel şeyler. İnsanlar kendileri olmaktan bıktıklarında gelsinler buraya, başka bi şey olsunlar. İki kelimeyi yanyana ses formatında getiremeyenler burada yazarak konuşsun. Kim ne istiyorsa onu anlatsın. Bilgi mi verir, anılarını mı yazar ya da harbiden günlük mü tutar ne yapıyosa yapsın. Hatta olduğu gibi gelsin, tam olarak kendisi olsun.

Bu ara nameden sonra bi bakayım hayat bıraktığım yerde duruyor mu?
0

KABAK DOLMASI



MALZEMELER
250 GR KIYMA
1 ÇAY BARDAĞI PRİNÇ
1 ADET RENDELENMİŞ KURU SOĞAN
1 Y K KAŞIĞI SALÇA
BİRAZ SIVI YAĞ
KARABİBER TUZ
DERE OTU

HEPSİNİ KARIŞTIRIP OYULMUŞ KABAKLARI DOLDURDUM. BİRAZ SU EKLEYİP PİŞİRDİM

26 Mayıs 2009 Salı

0

İtiraf gecesi başlıyor

"O kevaşeyi yolun ortasında evire çevire dövdüm!" dedi Ayla. "Hadi bee??" dedim. Demeyi bırak, derken öyle bi öne doğru hamle etmişim ki neredeyse masaya dalıp dağıtacaktım ortalığı. Zaten kafa bi milyon olmuş, ağzından çıkanı duymuyor. Kıçı başı ayrı oynuyor. Ama daha bedene söz dinletememe aşamasına tam geçmemiş, görüntüde bi sorun yok en azından. Yoktu demem lazım çünkü bu "dövdüm" itirafından sonra elime koluma sahip olamadım napiiyim?

Tamam, önce mevzuyu baştan alayım:

1) Geçen gün yolda karşılaştığım hani adını bin dereden su getirip hatırladığım arkadaşım vardı ya? İşte onunla hemen o yoldan çıkıp bi güzel içmeye gittik.

2) Kandaki alkol oranının "her şeyi anlatabilirim" sınırına geldiğini anlayamadık. Zaten bunu anlayanı da yoktur. Ertesi gün bi ihtimal hatırlanır, o son kadehi içmeyecektik hacı falan denir. En fenası da eski sevgililere çekilen mesajların hatırlandığı andır. (O gece ne hikmetse ikimiz de böyle bir halt yemedik. Nedenini anlatacam yeri bu parantezin içi değil ki.)

Gittik İstiklal'e. Nevizade sanki beni hiç unutmamış)) Eski günlerdeki gibi. Her gün görüştüğümüz zamanlarda böyle bir yerlere gittiğimizde nelerden konuştuğumuzun hiçbir önemi olmazdı. Zaten bi ton gündem maddesi olurdu. İşten bile söz ederdik lan o bıkmış halimizle. Çekimler montaj seti kavgaları yok ses alamadık yok metin değişti şu bu. Sevgililer delirtme sırasıyla masaya meze niyetine yayılırdı, didik didik ederdik. Sonra gülerdik, bazen ağladığımız bile olurdu. Hüzün yaptım falan der hemen kendimize gelirdik. En sevdiğimiz söz "ne gereği var?" idi. Üzülmenin kahretmenin ya da ota boka çok sevinmemin ne gereği var? sadece Ayla ile benim değil, bütün program ekibinin mottosu olmuştu bu söz. Kendimize göre, ruhumuzu temize çekmeye yarayan garip bir algımız, anlayışımız vardı.

Ama böyle aylarca görüşülmeyen durumlarda, bi araya gelince konuşulan şeyler önemli oluyor. Her söz pür dikkat dinleniyor. Neler olmuş neler değişmiş, kimler ne alemde? Öyle bir özlemek ki burun direğinin sızım sızım sızlayıp alkole yatırılması hadisesi vuku buluyor. Ama sonra yeterli zaman ve kadeh geçip gidince özlemek falan unutuluyor.

Ayla aslında hiç değişmemiş. (Dikkatlidir, soğukkanlıdır, kızıldır, hep üstü dar paçaları alta doğru genişleyen pantolonlar giyer. Kocaman yüzükleri, sanat eseri gibi kolyeleri vardır. 7-8 kameralık canlı yayınları gayet rahat yönetir, milleti susta durdurur ve kontrolünü, şu alemin en sinir bozucu işinde bile nadiren kaybeder.) Niye böyle tek tek ayrınlarla anlatıyorum, çünkü bu kadından beklenecek en son şey birini evire çevire dövmesidir. Hem de yol ortasında!

Şimdi ben bu tefrikayı "kahveperisi o şaşkınlıkla neredeyse masayı dağıtıyordu" sapağında bırakayım, dönünce alırım.

24 Mayıs 2009 Pazar

0

Yerleşiyorum

Sabah başka iş bulamadım kendime blogla uğraşıyorum. İşler beklesin, bi yerleşeyim şuraya önce. Sonra ilk iş şu çekip gitmelerin devamını getirecem. Eski bi arkadaşıma rastladım geçen gün, tam işte o zamanlardan arkadaşım. Kadın benim her halimi biliyor ama şükür ki benden beter elek hafıza olduğuçün hatırlamıyor. Yahucum birbirimizin adını bile hatırlayamadık! Öyle mal mal baktık yolun ortasında suratlarımıza. O kadar belliydi ki belleğimizin sülalesine saydırdığımız. Ikındık yav resmen. lan o kadar zaman geçirmişiz o kadar dipdibe çalışmışız, hadi geç işi falan, o kadar "renkli" anımız var! İşte o anılar bildiğin film şeridi disiplininde gözlerimin önünden geçti gitti, zamanda gittim geldim ben de. Ama kızın ismi aklıma gelmedi. Rezalet.

Neyse sonunda ay canım yaa nasılsın-ama çok zaman olmuş- hah işte hayat böyle bi şey- geçmiş gitmiş arayı çok açmışız-ühü hü- lak lak luk bik derken film bitti isimler akmaya başladı. Kafa yerine geldi hatırladık bi zahmet.

Uzun mevzu, anlatacam sonra. Çok şey olmuş bitmiş meğer.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

0

Ah Dita vah Dita ve zayıflama diyeti

Ah Dita vah Dita!
Dita von teese! Ne kadın amaa))
Yok bu sefer de bu yarım porsiyon hatuna özeniyor değilim, sadece ayılıp bayılıyorum. Takdir falan da etmiyorum o ince beli, o kaşı gözü, o yanaktaki beni. Acayip bi şey bu kadın. Aslında sarışınmış, komacan bi şampanya kadehinde alemlere ibret olasıca bir gösteri sunuyormuş, gece karşına çıksa tevbe edip imana geleceğin şekilsiz şekilli adamın karısıymış, sonra ayrılmışlar adam başka bi hatuna yazılmış şu bu. Adam adam dediğimde koskomacan Marilyn Manson anacım boru diil. Ama kısmen benziyor. Ben bu adama ağzıyla kuş tutsa bile gıcığım (yutar lan o kuşu, vazgeçtim!)

Sırma teyze altın günü mode on: "Bu gül gibin kızı bırakıp da başka kadına giden adamı yüce rabbim bildiği gibi yapsıın!"

Ahlayıp vahlamanın sence ne manası var kahvenin perisi?? Delirdin mi kızım? Sırma teyze kim ayrıca? Konuşacaz bunu kaçma bi yere. Yaz şimdi ne yazıyosan sonra gel yamacıma.

Dita, sana yakinen tanıdıkların Dita mı diyor ne diyor bilemiyorum. Öyledir zaar. Ditaa sen bana o ince belin sırrını bi söylesene bacım? Ama bak kalkar da sinir stres dersen, şu evlendiğim adamın suratına sen de baka baka bi ton zaman geçirsen gram fazlalığın kalmaz falan diyeceksen, kırarsın kalbimi bilmiş ol Dita von bi şey.

Bu vesileyle ben de Dita minişimden formül gelene kadar bir diyet reçetesi vermek isterim, garantilidir belirteyim bi de.
Şu gibi gibi:

Sabah aç karnına bi bardak elma sirkesini sek içiyosunuz. Öyle suya bi tatlı kaşığı katayım falan yok. Doldur bardağa, su bardağı olacak he canım, dik şimdi onu kafana. yarasın. Bu.

Kahvaltıda iki ölçek maydanoz sapı kemiriliyo. Yutmayın sakın. Sadece kemirilip bırakılacak. Ölçek dediğim şey iki narin parmağınızın ucuyla tutulan miktar oluyor. sen buna istersen 5 sap maydanoz de. O işte.

Öğle yemeğine iki saat kala üç fincan yeşil çay iç, içine limon sık ama önce. Bunların piyasada sade sade satılanı zıkkım gibi biliyosun, limonlusu nanelisi de öyle be yav! Neyse iç işte taze limonlu. Bak zıkkım dedim sıra öğle yemeğine geldi:

Sevgili bağyanlar, bu diyet boyunca her öğle yemeğinde 8 yemek kaşığı kadar zıkkım yiyoruz. Yağsız, tuzsuz, haşlanmış, mümkünse buharda pişmiş gibi yapmış bir takım saksı bitkisinden hallice otun üzerine limon sıkıp efendi bi zıkkım kıvamına getiriyoruz, yutuyoruz.

Ara öğün: Sabahtan kalan maydanoz saplarını ye.

Akşam sefası: İki gram nur yutacan. İster portakal suyunun içine kat, ister sade suya tirid olsun. Portakal suyu dedim diye gözlerinin içi güldü bakıyorum? 2 küçük sıkma portakalı sıkacan, dellenme.

Bu diyet bir hafta yapılıyo hanımlar ve hatta beyler. Değişimli dönüşümlü şeyler şunlardır: Nur yerine 8 fasıl yemekteyiz programı izlenebilir.

Şunu bi yapın, sonra bana bi rapor verin bakalım nolmuş.

Öptüm Dita,
bekliyorum formülü))

22 Mayıs 2009 Cuma

0

Cannes 2009: Dolce and Gabbana

Haifa wore this strapless satin Dolce and Gabbana gown for her appearance at the Quentin tarantino's hosted party for his new film " Inglourious Basterds." Here Haifa is pictured with the famous Morrocan actor, Saïd Taghmaoui and to the right, actress Rosario Dawson is seen wearing the same dress at the Oscar party for the magazine Vanity Fair.

0

Cannes 2009: Dolce and Gabbana

Haifa wore this black and gold strapless dress at the Cannes film festival for her new film, "Dokan Shehata" (Shehata's Shop). This dress, which is a variation of the runway dress, comes from Dolce and Gabbana's spring 2009 collection.

21 Mayıs 2009 Perşembe

0

Çekip gitmezsen na böyle ol!

Çekip gitmeler üzerine kocaman kocaman yazmak istiyorum, çok doluyum bu mevzuda.

Her şey 5 yaş civarında başladı: Evden bi kaçasım geldi. Hiçbir sorunum yoktu. Nasıl olsun ki? İlk ve tek çocuktum, el üstünde tutulup baş üstünde .. aman be neyse işte, şımartılan bi çakma prensestim. Ve: Bıkmıştım!

O gün bu gündür ben böyle belamı arar dururum.

Çekip gitmeyi düşündüğüm ilk gün, bunu yaptım. Çektim gittim anasını satayımm gittim. Nereye kadar? Yan komşunun bunak ninelerinin yatağının altına kadar! Önce bi anlatayım, benim çocukluğumun geçtiği ev tek katlı bahçe içinde bir evdi. O bahçeden yan bahçelere zıplama yoluyla kaçıp gitmek de hayli kolay oluyordu.İlk okula başlayana kadar orada gayet mutlu mesut yaşadığımızı hatırlıyorum. Sonra taşındık oradan, evi falan unuttum, hayal gibi şimdi her bi şey. Ama o ilk çekip de gideyim anacım buralardan maceramı unutmadım. Sen kalk boyun kadar bi karar ver ve çek git, gide gide bunak ninenin yatağının altına gir. Bir de uyu kal orada.

Buldular tabii sonunda. Aman da nasıl aklımız çıktı, nasıl merak etik'lerle büyüdüm. Galiba o arada karar verdim ki, beni hep merak edeceksiniz! Şımartmasaydınız bu kadar napayım?

İyi halt yedim.

Çok çektim sonra. İçsel içsel. Çok çekip gittim, içsel dışsal. Hayır bir de saçmalamadan anlatmayı başarabilsem.. En sonuncusundan söz edeyim belki derman olur ifade özrüme. İşimden ayrıldım, istifa ettim dedim, dilekçe bile vermdim. Koskoca şirket öyle ben gittim demekle gidilmiyor. memleketin en çok izlenen tv kanallarından biri. İşim gücüm var yayına hazırlanan haftalık programlarım var. E tabii benden başka o programlarda çalışanlar da var. Ama sayıları, içlerinden birinin çekip gidesim geldi bayy deme lüksüne sahip olamayacağı kadar az. Hayır neden uzatım duruyorum ki bu koduğumun cümlesini?? Çünküsü var çünkü. Çünküsü, ben dellendim de çektim gittim çünkü.

İşten nefret etmişim, en son bir magazin programında çalışıyorum, aldığım her soluktan nefret ediyorum. O zamanlar magazin programları böyle tek tek yayından kalkmıyordu, en tepelerde olduğu günlerdi. televole zamanları.. Ey gidi ey.

Vardı başka bi şeyler daha ama şimdilik sıkıldım anlatmaktan. Sonra devam ederim.
O değil de kardeşim bu nasıl bi mesleki hasardır böyle! Bi "az sonraa" demem kusur kaldı. Bıraktım o işleri, onca zaman geçti ama bu rezil rüsva alışkanlıklar bitmedi gitti. Çekin gidin eyy bütün gereksiz alışkanlıklaaar! Bi çekin gidin. Bıktım gerçekten bıktım.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

0

Cannes 2009: Doo. Ri

Haifa wore this beautiful navy blue gown at the Cannes film festival at the premier of actress Penelope Cruz's new film, " Los Abrazos Rotos" (Broken Embraces). This gown, designed by Doo. Ri comes from their spring 2009 collection.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

0

ARPA ŞEHRİYE PİLAVI

NEFİS BİR ŞEHRİYE PİLAVI BİLMEM SİZDE SEVERMİSİNİZ BEN ÇOK SEVERİM BUNU GENELLİKLE KARDEŞİM YAPAR BEN YERİM BU SEFER KENDİM YAPTIM.
MALZEMELER
1 ÖLÇÜ ARPA ŞEHRİYE
2 ÖLÇÜ SICAK SU
TUZ
ETSU BULYON
BİRAZ SIVI YAĞ
BİRAZ TEREYAĞ

SIVI YAĞI TENCEREYE KOYUP ŞEHRİYELER PEMBELEŞİNCEYE KADAR KAVRULUR. ÜZERİNE SICAK SU, TUZ VE BULYON EKLENİP KAYNAMASI BEKLENİR KAYNAYINCA ALTI KISILIR.SUYUNU TAMAMEN ÇEKİNCE ALTI KAPATILIR SICAK SERVİS YAPILIR

NOT YALNIZ NORMAL PİLAVDAN BİRAZ GEÇ PİŞİYOR

15 Mayıs 2009 Cuma

0

Gereksiz şeylerden biri işte!


Eskiden aşk kadını olayım diye hayaller kurardım. Sezen Aksu gibi olayım istiyordum galiba. Yetenek yok, azim hiç yok ama bi özenme halidir gidiyor. Epey bi zaman gitti hem de. Durduk yere içlenmeler, akşam hüzünleri, öylee boşluğa, o hiç gelmeyecek olana buğulanan gözler. Çok acı çekmiş çok usanmış ama uslanmamış deli gönül vitrinleri falan...

Şimdi anlatırken ah o kaybolan yıllarımı bana verseler diyeceğim geliyor, zor tutuyorum kendimi. Ne gereği varmış yav? Ne gereği varmış! Bir insanın kendine benzemesi için kaç insandan geçmesi gerekiyor böyle?
0

Kelebeklerim Kos'ta gezerken...








Havaların güzelleşmesiyle ofisimde tatil hayalleri kurarken küpelerimin sahiplerinden Melisa'nın küpelerimle birlikte Kos'ta gezintiye çıkmış olduğunu öğrendim :) ve harika fotoğraflar yolladı. Küpelerde çok yakışmış. Küpelerimin seyahatinden birkaç güzel kare sizlere...  Bu muhteşem havalarda küpelerimi kıskanarak ofisimde sergi çalışmalarına devam ediyorum :)
http://cansui.com/

14 Mayıs 2009 Perşembe

0

Çekmece temizliği teşebbüsü

Evdeki bütün çekmeceleri açtım, içlerinde ne var ne yoksa ortaya saçtım döktüm. Kaybolduğunu sandığım bi ton şey çıktı piyasaya. Hiçbiri de beni mutlu etmedi. Sevinemedim yani. Lise pasomu buldum, normal şartlarda buna sevinmem gerekirdi. Anılar resmi geçiti gibi bi şey oldu, ama ne olduğunu tam anlayamadan, eski günlüklerin anket defterlerinin tokaların fotoğrafların ortasında zır zır ağlamaya başladım.

Hepsini gerisin geri tıktım yine çekmecelere. Neyi atacam ki? Hiçbirinden vazgeçemedim ama atmaya da kıyamadım. Onlar gözden uzaktayken daha iyimiş meğer. Anılarım varmış işte, konu buymuş.

Çekmecelerin tozunu aldım sildim falan iyi oldu.
0

Harfli Deri Yüzük



Çok beğenilen deri yüzüklerimizi artık sizlere özel olarak harfli yapıyoruz arzu ederseniz harf yerine kalp, yıldız vb. figürlerde koyulabilir. Üç taneyi yanyana takarak harf kalp harf olarak kullanabilirsiniz :) ...
Diğer ürünlerimizi görmek için; http://cansui.com/

7 Mayıs 2009 Perşembe

0

And we have a winner...

Turns out Mrs. Haifa Wehbe opted to custom design her wedding dress in true diva style. Using the design of D&G's white mermaid styled bustier dress, D&G specially added the sequined material in layers, equipped with a longer and more wider tail for the dress for a more bridal appeal. To top it off, she wore a beautiful white laced trimmed veil.

0

Yeni Koleksiyon Çalışmalarım :)

Tarih yaklaştıkça bendeki heyecanda artar oldu :) ... Henüz koleksiyonumun konseptini bile duyurmamama rağmen bitmemiş takılarımı sizler için fotoğrafladım. Çalışma esnasında fotoğrafladığım parçalar size bir ipucu olabilir belki ama bu parçalarla tahmin etmeniz çok zor :) Buluşma gününe az kaldı 1-2 ay içerisinde tasarımlarımız görücüye çıkıyor. Sergi yeri ve zamanı belli olur olmaz sizleri bilgilendireceğim. Ben tasarımlarıma döneyim ;) .....

4 Mayıs 2009 Pazartesi

0

ZENCEFİLLİ KURABİYE

GEÇEN AKŞAM NETTE GEZERKEN CANIM KURABİYE İSTEDİ DEĞİŞİK BİR KURABİYE YAPMAK İSTEDİM. ARARKEN ZENCEFİLLİ KURABİYELERİ GÖRDÜM BİR KAÇ TARİFTEN ESİNLENEREK RESİMDEKİ KURABİYELERİ YAPTIM YALNIZ BİR SORUNUM VARDI. HİÇ ZENCEFİLLİ KURABİYE YEMEMİŞTİM TADINI BİLMİYORDUM.ONUN İÇİN SİZE BİR ŞEY SÖYLEYEMEYECEĞİM.BEN GENEDE TARİFİ VERİYORUM.

MALZEMELER
125 PAKET MARGARİN
5 KAŞIK ŞEKER
1 YUMURTA
3 KAŞIK PEKMEZ
2 TATLI KAŞIĞI TOZ ZENCEFİL
1 TATLI KAŞIĞI TARÇIN
1 ÇAY KAŞIĞI TUZ
YARIM PAKET KABARTMA TOZU
ALABİLDİĞİ KADAR UN

HEPSİNİ KARIŞTIRIP HAMUR YOĞURDUM. KALIPLA KESTİM YAKLAŞIK 160 DERECE FIRINDA PİŞİRDİM.

NOT BENCE GÜZEL OLDU 1 TEPSİ KURABİYE BİTTİ
0

Anneler Günü İçin Özel Hediyeler....


MERHABA  :)

Sizin işinizi kolaylaştırmak için sizlere bir Anneler Günü Hediyesi listesi hazırladım :) ...

* BENİM ELİMDEN OLSUN
Anneler günü için annenize kendi ellerinizle yaptığınız bir takıyı hediye edebilirsiniz. Hem gümüş takı yapımını öğrenir, hem annenize çok özel bir armağan vermiş olursunuz. Belki yanında birde minik kart hazırlarız ;)

* İLKLER ÖZELDİR
Anneler için özeldir ilk diş, ilk saç genellikle bir çekmecede kimi zaman göbek bağımıza kadar kendimizi buluruz. Eğer annenizde sizden bir parça saklıyorsa onu bir takıya dönüştürüp annenizin hep yanında taşıyabileceği bir parça haline getirebiliriz. Saydıklarıma bakmayın :) Tercihim dişten yana...

* KİTAP KURDU ANNELERE
Annenize özel tasarlayabileceğimiz bir kitap ayracı, kitapkurdu anneler için çok özel bir hediye. Eğer bu hediyeyi düşünürseniz elimde kitap ayracı olmayı bekleyen çok güzel modellerim var.

* FOTOSEVER ANNELERE 
Annenize ikinizin fotoğrafının bulunduğu bir kolye ucu yapabiliriz. Örneklerini görmek isterseniz linke tıklamanız yeterli. 

http://www.cansui.com/index.php/koleksiyonlar/sevgiliye

*HİÇBİRİ BANA UYMADI
diyorsanız :) 
Birde web sitemizdeki koleksiyonlarımıza göz atın derim...

Dostça kalın...

Bütün annelerin anneler günü şimdiden kutlu olsun :)
back to top