16 Mayıs 2010 Pazar

0

"Ataş!"

Nasıl üşengeç olmuşum nasıl aman sen de’ci olmuşum akıl alır gibi değil! Tam bir İstanbul Miskin’i .. Yayın beni bi yerlere, sonra çıkın gidin. Aylar yılar geçsin dönün: Evet aynen öyle efendim, tam da düşündüğünüz gibi. Bıraktığınız yerde otluyorum.

Yahu o değil de negzel bi isim bulmuşum di mi “İstanbul Miskini” diye? Hıım? Bir de blog açmıştım bu isimle. İstanbul’la ilgili (ve belki de ilgisiz) yazacaktım. Yazdım da. (ahaha bu da tam Ebu Leheb hikayesi gibi oldu) Neyse işte yazdım falan sonra o malum liladee laneti çöktü, kapadım blogu.

Üşenmeseydim aldatma/aldatılma faslında gayet uyuz ahkamlar kesecektim. Ama ben tava gelene kadar mevzu memleket gündemine bi rezil kayıt vesilesiyle tam teşekküllü oturdu. Hayır zaten bu konu hiçbir zaman genel gündemden düşmez, özellikle kadın milleti bayılır bu fasılda saatlerce çene yormaya. Lakin şimdi devletin başbakanı bile racon kesiyor hakkında. Neymiş efendim, “eşini aldatanı mağdur kabul etmeyiz”miş. Hade ordan.

Recep beycim sanki bin yıllardır bu günü, bu fırsatı bekliyormuş gibi elinin tersiyle ağzının sularını sile sile belden aşağı vurmaya başladı birkaç gündür. Aman da onlar anayasa ile uğraşırken Baykal başka yerlerdeymiş falan filan. Aferim çok güzel laf soktun. Çok bi şükela ayar verdin. Emin ol biz böyle çekirdek çitleyerek günde 46796 adet dizi izleyen kapı kullarınız olaraktan fena halde etkilendik ayarınızdan. Çünkü biz bu memleketin, güzel ahlakı paçasından damlayan insanlarıyız. Siirt’te kız çocuklarına cemi cümle babalı oğullu tecavüz edenleri biz korumadık. Devletimize emanet edilen yetim çocuklara biz yan gözle bakmadık. Kadın görünce elinin ayağının ayarı kaçan, aklının şaftı kayan bizler değiliz.

Çünkü biz memleket kadınları olarak sadece ve sadece kafamızdaki örtü kadar değerli olduğumuza, özgür olduğumuza hükmettik. Üsümüze kumalar alındı, imam nikahıyla ikişer üçer sıralandık herifin birine, adam bir ona döndü bir ötekine hallendi.. ama biz bunları zinhar aldatmadan falan saymadık. Çünkü zaten fena halde aldanmıştık.

Şimdi kanarya görmüş kedi gibi pis pis sırıtan bütün dinci arkideşlere bi selam edesim geldi:

Len siz hangi ara kadına, eşe falan değer vermeye başladınız? Bahar mı çarptı, noliy? Böyle hepinizde bir cık cıklamalar, bir ayıplamalar falan? Hayır duyan da bunların eşlerine hep sadakat gösterdiklerini hep el üstünde tuttuklarını sanacak. Öyle de duyarlı cancişler hepisi. İlkeli, dürüst.. soonacığıma hiçbir çifte standartları felan yok. Part time padişahımız efendimizin zevceleri Emine Hanım Sultan’a sanki benim sülalem ha bire gidip dert yanıyor “kocam üzerime ikinci karı aldı ühühü” diye. Ama tağbii canım, bende eşeklik! Onlar imam nikahlı. Basınca imamla birlikte nikahı, ne aldatması mirim? Alelen böyle, göstere göstere.. deluğanlu gibi alacaksın kadınları. Zaten bu karılar başlarını örtsünler , başka bi meselemiz yok hamdolsun. (Canlarım, 1m2 kumaş üzerinden iffet payesi dağıtan o güzel ahlakınızı seveyim sizin. O çifte kavrulmuş ilkelerinizi, normlarınızı seveyim. )

Aman be neyse ne.. bi ara yazacam aldatma vs hakkında bi şeyler. Şimdi bi kere sapıttı gitti konu toparlayamam valla. .. onlar anayasayla uğraşırkeenn.. hahahh ayhh seni ne deyem olasın Recep ahahh.. (Dur şunu bi anlatayım, benim rahmetli anneannem böyle celallendiğinde söylerdi bunu. Onun için galiba en kallavi kötü söz buydu. Bir de çok kızınca şiveyle “Ataş!” derdi böyle.. hahah ya bak hatırladım şimdi.. Ateş derken cehennemli bi şeyler mi gelirdi aklına kim bilir.. Neyse işte, bu “ataş!”tan sonra en sevdiği köpürme nidasıydı: seni ne deyem olasın ;) Ey gibi ey..)

Karikatür için “ne alaka?” notu: Nihohahahaaaa!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top