31 Ağustos 2012 Cuma

0

VICERA ROSA



clic sobre las imagenes para VER mejor el paso a paso SALUDOS JEANNINE
0

Personal | Lately


Wake up, dress, drink coffee, make up, go to work, wait till 6, drink coffee, go home, watch tv, drink coffee, call mom, undress, go to bed, sleep, dream, wake up, dress, go to work, drink, smile, go to bed, sleep, wake up
..........................................................ERRORRRR..........................................................
Please stop me!
Uyan, giyin, kahve iç, makyaj yap, işe git, 6'ya kadar bekle, kahve iç, eve gel, bişi izle, kahve iç, anneni ara, soyun, yatağa git, uyu, rüya gör, uyan, işe git,iç, gül, yatağa git, uyu, uyan
...........................................................................................................
Biri beni durdursun!
 Twitter ♥ Facebook  Pinterest 

0

İşte beni tanıma fırsatınız; Alışveriş!

Mayıs ayından beri kendimi tuttum tuttum ve bu durumlara düştüm.
4 aydan sonra bugün ilk defa dışarı çıktım. Daha bunlarla çok karşınıza çıkacağım. 

Bu takımın hepsi neredeyse 40 tl. Neymiş demek ki ucuz şeylerle de şık olmak mümkünmüş.
Biliyorum saati merak ettiniz ama sadece 6 tl! :O

Kendinize güzel bakın, yeni gelişmelerle sizinle birlikte olacağım :)
0

Cuma Günü Kombini:Alessandra ve Olivia'dan

Bana göre bu Cuma çabuk geldi.Umarım sizin haftanızda güzel geçmiştir.Hafta sonunuzun daha da güzel geçmesi dileğiyle.

Cuma gününü,Alessandra gibi şık bir şeyler giyerek daha da güzel yapmaya ya da Olivia gibi rahat bir şeyler giyerek haftanın sıkıntısını atmaya ne dersiniz?

Alessandra'nın giydiği üstdeki gibi kartal desenine bu sezon birçok markada yer var.Kartal desenli üstleri beğenenler Rebel Takipte'nin yaptığı post a buradan bakabilirler.

 İyi hafta sonları;)
0

Lucy Hale

Lucy'yi Pretty Little Liars dizisiyle ekranlarda görüyoruz.Bence O,ilerde ismini daha çok duyacağımız genç oyunculardan biri.

Lucy dizide de gerçek hayatta da kendine has stiliyle dikkatlerden kaçmıyor.Bu kez de yüksek bel etek ve dantel detaylı bir üst ile karşımızda.Aksesuar aşkını da görselden anlayabiliyoruz,zaten son zamanlarda kim sevmiyorki sıra sıra dizili bileklikleri;)
0

57- GÜNÜN ŞIKLARI

Ebru Danyal ve Cem Başar 'ın düğününden şıklarımla devam ediyorum. Bu düğünden daha çoook cadı kazanıma girecekler var şimdiden söyliyim :)



Ayşe Çavuşoğlu ile başlamak istiyorum. Tek kelimeyle muhteşem görünüyor. Straples dekoltesinde ki düşüklük ve tam oturmamışlık belli olsa da elbiseyi taşıyışı pek bir havalı pek bir güzel. İnce silüetini daha da inceltmiş. Etek boyuna, işlemelerin kalitesine ve drapelerin güzelliğine bayıldım. Koyu renk saçları, doğal bırakışı, uygun makyajı, gümüş clutchı ve ayakkabılarıyla harika görünüyor. Sanırım son zamanlarda gördüğüm en iyi Ayşe Çavuşoğlu !



Ayça Dinçkök 'e gümüş rengi elbisesi çok yakışmış. Jazz model püsküllü clutchına ve takıların uyumuna bayıldım. Sıradan olabilecekken 1-2 minik dokunuşla tüm görüntüsüne çok dozunda bir zenginlik katmış.



Esra Dinçkök ise gecenin sade şıklık sergileyenlerinden. Kırmızı Valentino tulum yakışmış. Hatırlarsanız bu tulumun geçen sene haberini yapmıştım. Bakmak için TIKTIK



Suna Vidinli 'nin Monique Lhuillier marka elbisesi epey iddialı. Kendini prenses gibi hissetmek isteyenler için ideal. Fiziğiyle elbiseyi güzel taşımış. Elbisenin rengine uygun küpeleri ve taşlı kemeri gereken ışıltıyı sağlamış. Tülden clutchı, saçları ve dozunda makyajıyla gayet başarılı bir şıklık sunmuş.



Nil Uyguner 'e bayıldım. Elbisenin göğüs ve omuz kesimi vücut tipine çok ama çok yakışmış. Daha yeni doğum yapmış birinin bu denli tehlikeli bir kumaşı bu kadar güzel taşımasına şapka çıkarıyorum.



Ayşe Azizoğlu kasasında ne kadar mücevher varsa takmış takıştırmış. Normalde bu kadar fazlalık beni boğar ama elbisenin rengi ve sade kesimi sayesinde işi kurtarmış. Üstelik straplesi bu yaşta başarıyla taşımasını taktir ettim. Çok ışıltılı, bakımlı ve şık bir kadın görüyorum.



Ve son olarak 8 aylık olduğunu tahmin ettiğim karnı burnunda bir şıklık. Gebeliğinin son dönemlerini yaşayan hanımlar için Aylin Kulaberoğlu güzel bir örnek sunmuş. Renk ve kesim çok yakışmış. Göbeği ne fazlasıyla ortaya çıkarmış ne de gizlemiş. Tam kıvamında bir sunum. Topukluları da giyebilmiş olması büyük bir şans.

Bu düğünden şıklarım bu kadar. En yakın zamanda şık bulmadıklarımla devam etmek dileğiyle :)


Share

30 Ağustos 2012 Perşembe

0

56- GÜNÜN ŞIKI : Berrak Tüzünataç

 


Dün gece gerçekleşen Ebru Danyal ve Cem Başar 'ın düğünü malzeme açısından çok zengin. Bugün yarın düğün davetlilerini didik didik inceleyeceğiz :) İlk olarak benim için gecenin en şıkını sizlere sunuyorum. Berrak Tüzünataç !

Gerçi Deniz Marşan ve Derin Mermerci 'de çok şıklarmış ama ne yazık ki ikisinin de fotoları yok. O yüzden sadece Berrak Tüzünataç 'ı seçmek zorundayım. Davetllerin içinde beğendiğim birçok şık isim var ama Berrak bambaşka diyarlarda.

Lavanta renkli elbiseye harika bir fitting yapılmış. Büyük olasılıkla Elif Cığızoğlu tasarımıdır. Malum yerli markalarda yabancılarda olduğu gibi başarılı değilim :) Yanlışım varsa düzeltin lütfen.

Straples dekolte giyenin üstüne ancak bu kadar kusursuz oturtulabilir. Ne bir çatal, ne bir düşüklük ne de bir kapalılık. Tam altın oran misali :) Renk müthiş yakışmış. Elbise kalem misali vücudunu ikinci bir deri gibi sarmış. Bel bölgesindeki detaylar güzel bir hareketlilik katmış.

Berrak Tüzünataç kırmızı halıda en zevkli birkaç ünlümüzden biri. Her zaman kendine yakışanı seçmekte başarılı. Saçlarına salaş bir topuz yaptırmış. Makyajı kusursuz. Tam anlamıyla Hollywood ünlülerinde görmeye alıştığımız güzellikte. Sadece sallantılı bir küpe ve bilezik takmış o kadar. Clutch olarak Jimmy Choo 'nun Candy Glitter modelini kullanmış. Clutch bilekliği ile birarada çok hoş görünüyor. Ne yazık ki ayakkabılarını net göremiyoruz ama ucundan görünen dore bir seçim yaptığı.

Berrak Tüzünataç keşke davetlere nadir katılmasada güzelliğine ve şıklığına hasret kalmasam !




Share
0

Olivia Palermo İle Moda Dolu Bir Video

 
Olivia Palermo InStyle Ekim sayısına konuk olmuş.Çekimler yapılırken oluşturulan bu videoyu ben çok eğlenceli ve renkli buldum,sizlerle de paylaşmak istedim.Umarım sizin de hoşunuza gider.
0

Bu Çifte Bayılıyorum !

 


Semiramis Pekkan ve Gulu Lalvani çiftini ne kadar beğendiğim sır değil. Hele son aylarda tüm genç sosyetiklere nazire yaparcasına kıyafetleri, taşıyışları ve birbirlerine yakışmalarıyla takip etmekten en keyif aldıklarımın başında gelir oldular. Yine rengarenk cıvıl cıvıl bir şıklık içindeler.

Semiramis Pekkan 'a bakınca sizi bilemem ama benim aklıma yaşı başı hayatta gelmiyor. Genç kız gibi görüyorum onu. Pembe düşük omuzlu bir bluzla turuncu jean pantolon nasıl da yakışmış. Dore ayakkabısı, renkli heybe tarzlı el çantası, hafif makyajı, şöylesine topladığı saçları ve takılarıyla nefis görünüyor.

Gulu Lalvani ise Türkiye 'nin (Türkiye 'ye mal etmek ne kadar doğru bilemedim) en şık erkeği. Lavanta renkli gömlek ve pantolonuyla Semiramis Pekkan 'a dur ben de varım der gibi :)


Share
0

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI


0

Elif Dürüst 'den Doğal ama İddialı Bir Örnek !

 


Elif Dürüst 'ün turuncu renkli elbisesiyle ortaya koyduğu şıklık bir önceki postumdan sonra güzel bir rastlantı oldu. Tonlamaları ahenkli yapmayı bildikten sonra herkes her renkle her şekilde şık olmayı başarabilir.

Turuncu mini elbisesiyle aynı renkte Stella MacCartney 'in mini Falabella modelini eşleştirmiş. Saçları olduğu gibi nemli bırakmış. Makyaj olarak sadece mercan tonlarında ruj sürmüş. Ayakkabısı ise ten renginde nefis bir model. Aksesuar olarak Tiffany 'nin ikonik anahtar kolyesiyle tek taş kolyeyi bir arada kullanmış. Şahsen çantanın toka ya da zincir rengiyle aksesuarların renk uyumuna çok önem veririm. Gümüş ve altın renklerini bir arada kullanmamaya önem göstersem de Elif Dürüst 'de bu farklılık beni rahatsız etmedi. Genel bakışta hem yaz aylarına yakışır doğallıkta bir şıklık hem de iddialı bir sunumu bir arada görüyorum ve doğal olarak gördüğümden pek memnun kalıyorum :)


Share
0

Zafer Bayramı

 Zafer Bayramımızın 90. yıl dönümü kutlu olsun.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

0

Kahveli Crem Bruule






Kahveli Crem Bruule



Malzemeler;

1 kutu krema

1.5 su bardağı süt

2 adet yumurta

1/2 su bardağı toz şeker

1 silme yemek kaşığı nescafe

1 paket vanilya



Yapılışı;

Nescafeyi süte katarak çözdürün. Nescafeli süt ve kremayı bir tencerede karıştırın, kaynatın, toz şekeri ekleyin ve eriyince ocaktan alıp ılımaya bırakın. Ilıdığında yumurtaları tek tek ilave ederek tel çırpıcıyla çırpın.
0

AS TV CANLI YAYINI






 AS TV'de Hayata Dair'de Serpil Aslantürk'ün konuğu oldum. Serpil hanıma ve yayın ekibine burdan çok teşekkür ederim..
0

Erkeklerin kaçmasına sebep olan 10 hata!

İlk buluşmada erkekleri en çok rahatsız eden şeyler nelerdir? Nefret ettikleri şeyler listesinde ilk on sırada olanları sizler için listeledik. Erkekleri kaçıran 10 hata...

Müstakbel sevgili adayınızla buluşacaksınız ve onunla uzun soluklu bir ilişki yaşamak istiyorsunuz. Ne kadar güzel hayaller... Tamam ama ilk buluşmanızda neler yapmanız ya da yapmamanız gerektiğini biliyor musunuz?

1- "Ben, ben, ben" hakkında çok konuşmak
Erkeklerin korkulu rüyalarından biri durmadan kendileri, ilgi alanları, işleri, hayalleri tatilleri, alışverişleri hakkında konuşan kadınlardır. Böyle diyaloglar kuran kadınlar yalnızca kaba ve düşüncesiz değil, ayrıca oldukça sıkıcı. Kim sizin son aldığınız el çantasıyla ya da iki sene önce yaptırdığınız o harika permayla ilgilenir ki?

2- Çok fazla kişisel sorular sormak
Erkeği uygunsuz sorularınızla korkutuyor musunuz? Kulağa ne kadar çılgınca gelse de, bazı kadınlar daha ilk buluşmada "Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun?" ya da "Şimdiye kadar kaç kadınla birlikte oldun?" gibi sorular soruyorlar. Böylesine özel sorular erkeği utandırabilir. Onu sorguya çekmeyi bırakın ve ilgi alanları gibi daha genel sorular sorun.

3- Yiyecek konusunda çok seçici olmak
Buluştuğunuz kişi diyette olmadığı sürece (ki çoğu erkek değildir), yemek hakkındaki tuhaflığınızı anlamlandıramayacaktır. Her erkek iştahlı bir kadından hoşlanır. Çünkü bu hayatı seven, keyif almayı bilen birisi olduğunuza işaret eder. Diyette olsanız bile, onunlayken diyetinize bir ara verin ve ona yarım kilo alma paranoyasıyla yaşayan fizik takıntılı başka bir kadın olduğunuz izlenimini vermeyin.

4- Geç kalmak
Maalesef bazı kadınlar biraz geç kalmanın klas olduğu yanılgısına kapılmış durumdalar. Beş dakika geç kalmak affedilebilir iken, zavallı adamı 15 dakika ya da daha fazla bekletmek oldukça kaba (tabii geçerli bir mazeretiniz yoksa). Randevunuza bu kadar geç kaldığınızda ona yanlış bir mesaj gönderirsiniz, (dakik olmanız için gereken eforu harcamanıza değmeyecek biri) bunu istemeseniz bile. Gecikmeniz onun akşam için yaptığı özel planları mahvedebilir. Eğer geç kalmaya meyilli biriyseniz, geç kalmamak için daha erken hazırlanmaya çalışın.

5- Duygusal yükler
Geçmişteki başarısız ilişkileriniz hiçbir zaman değinmek için doğru konu değildir. Özellikle ilk birkaç buluşmada. Duygusal yüklerinizi (Eski erkek arkadaşınızla ne yaptığınızı, onun sizi nasıl aldattığı vb.) henüz tanımaya başladığınız birinin üzerine boşaltmak, özellikle bu kişi sizin müstakbel erkek arkadaşınız ise erkeğin kaçmasına sebep olabilir.

6- Senin için fazlayım
Onun için fazla iyi olduğunuzu aklınızdan geçirseniz bile, asla dile getirmeyin. Müstakbel erkek arkadaşınıza onun sizin standartlarınızın altında olduğunu söylemek çok kaba bir davranış.

7- Sürekli telefonda
Bir randevuda telefonlara cevap vermek sorun değil ama telefonunuzu titreşime almak onunla rahatsız edilmeden zaman geçirmenizi sağlar. Nazik olmayan bir hareket değil, ama sürekli telefonunuzla ilgilenip onu umursamazsanız bu hiç de iyi olmaz. Daha da kötüsü, telefonda bağırarak konuşan kız arkadaşınız randevunun nasıl gittiğini soruyorsa biraz utanabilirsiniz.

8- Umutsuz görünmek
Biyolojik saatiniz işliyor ve gerçek bir ilişkiye başlamanın zamanı geldiğini mi düşünüyorsunuz? Öyleyse bile işleri biraz ağırdan alın. Böylesine umutsuz görünmek bütün erkekleri korkutacaktır. Özellikle gelinlik hayallerinizden, ne zaman evlenmek istediğinizden ve kaç bebek istediğinizden daha ilk randevuda bahsederseniz. Randevudan sonra işler harika gitmiş, kimyanız tutmuşsa bile o gece onu asla aramayın. İlgili görünün ama çok da değil. Hatta daha da iyisi onun sizi aramasını bekleyin.

9- Sarhoş olmak
Rahatlamak için biraz alkol almak iyi bir şey fakat sarhoş olursanız her şeyi berbat edersiniz. Geğirmek, dengenizi kaybetmek ya da kusmak sizin en güzel portreniz değildir. Kararında için.

10- Kendiniz olmamak
Kendiniz olmak yerine onun hoşlanacağını düşündüğünüz biri olmaya çalışmak en yaygın hatalardan biridir. Eğer kendinizi çekici olduğunuza ikna edemiyorsanız, erkeği onu hak ettiğinize nasıl ikna edeceksiniz? Kendinizi bir maske arkasına sakladığınızda yalnızca onu değil kendinizi de kandırıyorsunuz. Zaten karşınızdaki erkek doğru olanı görecek ve sizin samimiyetsizliğiniz ve öz güven eksikliğinizden rahatsızlık duyarak kaçacak delik arayacaktır.
0

Yeni sezonun saç ve makyaj stilleri

Seksi, şık, romantik… Yeni sonbahar trendleri hem uygulama açısından, hem de göz alıcılığıyla göz dolduruyor. Şimdi bir kadının beş farklı saç ve makyajla nasıl değişebileceğine siz de tanık olun. Ardından yeni sezonun saç ve makyaj stillerini kendiniz deneyin.

Romantik bohem

Bu stilde önemli olan buklelerin sanki rüzgâr tarafından dağıtılmışçasına doğal, gözlerin ise tıpkı bir deniz gibi derin olması önem taşıyor. Yeşil renkli bir göz farıyla gözler kaşlara kadar boyanıyor. Gözün iç kısımlarında ise aydınlık bir etki yaratmak için açık yeşil far kullanılıyor.

Gözaltlarında ise sıcak bir kahve tonu tercih edilmeli. Alt göz kapağının içi siyah bir göz kalemiyle belirginleştirildikten sonra, kirpiklere siyah maskara kullanılıyor. Yanaklar, şeftali tonunun sıcaklığıyla ışıldarken, dudaklar şarap rengi bir rujla vurgulanıyor.

Soğuk ihtişam

Hitchcock fimlerindeki kadınların erotizmini yakalamak için göz kapaklarının üzeri gümüş/beyaz bir farla boyanıyor. Bronz renk göz kapağının üzerinden bir yay şeklinde uygulanıyor. Bir miktar bronz far gözlerin altına ve hatta yanakların üst kısmına bile ışıltı kazandırmak için uygulanabilir.

Siyah eye-liner kirpik diplerine sürülüyor. Gözün alt kısmında ise orta bölümden başlayarak gözün dışına doğru ince bir çizgi çekiliyor. Dudaklar ise sezonun trend rengi kırmızıyla vurgulanıyor.

Maskülen büro makyajı

Klasik büro kıyafeti, sıkıca geriye toplanmış saçlar ve sade bir makyajla abartısız bir şekilde ortaya konuyor. Göz kapaklarının üzerine yumuşak bir kahve tonundaki göz kalemiyle bir yay çekiliyor. Bu arada kalemi içeriden dışarıya doğru uygulamak önem taşıyor.

Kalemle kirpik diplerinin de iyice boyanması şart. Dudaklar doğal tonlarla hafifçe belirginleştiriliyor. Yanaklarda ise bronz allık kullanılıyor.

Seksi 20’ler

Modacıların vazgeçemediği çarliston stili, saçlarda yumuşak dalgalarla bütünleşiyor. Eflatun renkli yanardöner far önce gözkapağının üzerine sürülüyor. Aydınlık bir etki yaratmak için parlak beyaz kaş kemiğine ve gözün iç kısmına uygulanıyor.

Göz kapağının dibine yumuşak bir göz kalemiyle bordo bir çizgi çekiliyor ve daha sonra renk dağıtılıyor. Taze bir finiş için dudaklar çekici bir pembe/kırmızı, yanaklar ise şeftali tonlarına boyanıyor.

Sportif ve doğal

Yün bere ve şalları sıkça göreceğimiz sonbahar-kış sezonda, ‘outdoor’ modası ağır makyajları kaldırmıyor. Kullanılan renkler şal ve berenin tonlarından izler taşıyor. Yanaklar şeftali tonlarıyla renklendiriliyor.

Kaş kemiğinin üzerine hafifçe uygulanan açık renk far gözlere aydınlık bir ifade kazandırıyor. Kirpiklere sadece bir kez maskara sürülüyor. Pembe renkli gloss’la dudaklar vurgulanıyor.

Eşsiz saç derisi

Sağlıklı bir saç derisi olmadan güzel saç yaşayamaz. Kerastase ‘Spesifique’ serisinin ürünleri hem kuaför salonlarında hem de evde kullanılan ürünleri ile saç derisindeki problemlerinize çözüm sunuyor. Yağlı saç derisi ve kepeklenme sorunları için ürünleri barındıran ‘Spesifique’, saçları eski güzelliğine ve canlılığına kavuşturur.

Dekolteniz için

Geceleri cilt onarım modundadır. 22.00- 04.00 arası hem sakin hem de gün boyu oluşmuş hasarları onarıp en yoğun anti-aging eylemni gerçekleştirir. La Prairie’e ait ‘Cellular Night Repair Cream’, cildi derinlemesine nemlendiriyor ve gençlik ışıltısını geri kazandırıyor. Bu da ışık dağıtıcı polimerler sayesinde oluyor.
0

G-noktası gerçekten var mı?

G-noktasının varlığı 60 yıldır tartışılıyor. Bu konuda uzmanlar bile ikiye ayrılmış durumda... İşte G-noktası hakkında merak edilen soruların yanıtları...

Seks terapisti Jinekolog Dr. Grafenberg tarafından 1950 yılında “Kadında seksüel yanıt alınamayacak bir bölge yoktur, sadece partnerin bu erotojenik noktaları bulması gerekir” şeklinde yaptığı açıklamayla jinekoloji dünyasında başlayan G-noktası tartışmaları, günümüzde embriyoloji ve fizyoloji alanında çalışan doktorlar tarafından "G-noktası yoktur" şeklinde yorumlanırken, seks terapisi ile ilgilenen jinekologlar tarafından da var olduğu iddia edilmektedir.

Jinekologların ve bazı seks terapistlerinin bulduklarını iddia ettikleri G-noktasını cinsel bölge anatomisi, embriyoloji ve fizyolojisi ile ilgilenen araştırmacılar ise bulamıyorlar. Bu konuda yayınlanmış bilimsel bir araştırmanın olmaması konuyla ilgili günümüzde farklı inanışlara ve bakış açılarına neden oluyor.

29 – 30 Eylül tarihlerinde Amerika’nın Las Vegas şehrinde düzenlenecek olan Uluslararası Kozmetik Jinekoloj Derneği tarafından düzenlenen Kadın ve Erkek Kozmetik Genital Cerrahi Dünya Kongresi’ne konuyla ilgili davet alan ve 1950 yılından beri tartışılan G-noktasının Anatomisi, Tarihi ve Fonksiyonelliği hakkında bir konferans verecek olan Bahçeci Sağlık Grubu doktorlarından Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Bora Cengiz, G-noktası ile ilgili söylenen yüzlerce farklı açıklama ve inanışın kimi zaman kadınlar açısından yanlış değerlendirildiğini ve problemlere neden olduğunu belirtiyor.

Op. Dr. Bora Cengiz, bugün varlığı halen tartışılan G-noktası hakkında Dünya Kozmetik Cerrahi Genital Kongresi’nde vereceği seminer öncesinde konuyla ilgili önemli noktaların altını çiziyor.

- Kadınlarda, G–noktası olarak adlandırılan bölgenin varlığı doğru mu?
Aslında Grafenberg, G-noktası diye bir yer tanımlamamış. O bölgenin uyarılmasının orgazma yol açtığını da iddia etmemiş. 1982 yılından günümüze Anatomi, embriyoloji ve fizyoloji alanında çalışan doktorlar g-noktasının olmadığını ve gösterilemediğini öne sürerken, seks terapisi ile ilgilenen jinekologlar var olduğunu iddia ediyor.

- G–noktası hakkında kadınların en erojen bölgesi olduğu inanışı sizce gerçek mi?
Erotojen alanları sıralarsak ilk sırada klitoris gelmektedir. Küçük dudaklar, anüs, meme ve meme uçları, kulaklar, ense en erotojen bölgelerdir kadınlarda. Dr. Grafenberg tüm bunları saydıktan sonra üretranın geçtiği ön vajen duvarının da erotojen olduğunu ve cinsel doyum ve orgazma ulaşmaya yardımcı olduğunu iddia etmiştir.

- G-noktasının yeri ile ilgili farklı inanışlar var. Konuyla ilgili net ve ispatlanmış bilgi nedir?
Maalesef jinekologların ve bazı seks terapistlerinin “bulduk” dediği noktayı, cinsel bölge anatomi, embriyoloji ve fizyolojisi ile ilgilenen araştırmacılar bulamıyorlar. Bu konuda yayınlanmış “bilimsel” bir araştırma da bulunmuyor.

- Klitoral orgazm ile G-noktası orgazmı arasında fark var mıdır?
G-noktası orgazmı yanlış bir tanımlama, vajinal orgazm ve klitoral orgazmdan bahsedebiliriz. Bu da tartışmalı bir kavram. Kimi seks terapistleri vajinal orgazmın aslında klitoral orgazm olduğunu ileri sürüyorlar. Bu aslında kadın açısından probleme yol açabiliyor. Klitoral uyarı olmadan orgazm olamayan bazı hastalarım, kendilerini bu konuda eksik hissettiklerini ifade ediyorlar. Bu da cinsel yaşamlarını kötü etkiliyor.

- G-noktası nasıl bulunur, bulma yöntemleri nelerdir?                                      
G-noktası, vajenin duvarında mesane boynu olarak adlandırılan yaklaşık 3 - 5 cm. derinliğinde yer aldığı ifade edildiyse de, vajina da erotojen olan bölümün bu bölge ile sınırlı olmadığı, her kadında olmadığı da ileri sürülmüştür. Genellikle partner yardımı ile daha rahat bulunduğu ifade ediliyor.

- Orgazmda G-noktasının fonksiyonu ne kadar önemlidir?
Dr. Grafenberg 1950 yılındaki makalesinde günümüzde G-noktası olarak adlandırılan bölgenin uyarılmasını arttıran seks pozisyonunu tarif ederek, bazı kadınlarda bu uyarının cinsel doyumu arttırdığını ileri sürmüştü. Ama bu durumu daha popüler hale getiren jinekologlar var. İşlemle G-noktası kolajen, hyaluranik asid veya yağ enjeksiyonu ile şişiriliyor. Bu ögmentasyonun cinsel ilişki sırasında G-noktasının uyarılmasını arttırdığı öne sürülüyor. Ancak bu da dikkatli yorumlanması gereken bir durum. Vajinal orgazm olabilmek adına bu işlemi yaptıran kadınlarda yanlış bir algılama oluşuyor. Sanki vajene takılan bir düğme vasıtası ile daha iyi orgazm olabileceklerini düşünüyorlar. Orgazm olamama  sorunu,  kadınların yarısının problemi olarak gözlenmektedir. Ancak doktora başvurma nedenleri arasında diğer cinsellik problemleri kadar çok sık karşımıza çıkmamaktadır.

- Orgazm olamama problemi ne sıklıkla görülmektedir?
Çok yaygın bir problemdir. Kadınların yüzde 60’ı orgazm olamıyor. Birçok araştırmada cinsel sorun nedeniyle başvurmamış kadınların yüzde 40-60 kadarının orgazm olamadıkları saptanmıştır. Bu kadar yaygın olmasına karşılık başvuru oranı yüksek değildir.

- Orgazm olamamanın sebebi nedir?
Orgazm olma yeteneği vajinanın boyutu ve pelvis kaslarının gücüyle bağlantılı değildir. Orgazm olamamanın çok sayıda sebebi vardır. En sık sebepleri; sosyokültürel yapı, aile içindeki kısıtlamalar ve yasaklamalar, cinsel bilinçsizlik, aşırı dinsel inanışlar ve erkeğe ait erken boşalma, sertleşme sorunu gibi problemlerdir. En sık karşımıza çıkan sebepler diyabet, alkolizm, nörolojik bozukluklar ve psikiyatrik ilaçların kullanımıdır.
0

Günlük ihtiyacınız olan 5 besin

Dr. Mehmet Öz Show’ da günlük ihtiyacınız olan 5 besin açıklandı. Peki bu beş besin hangileri?

Günlük beslenmenize lif, vitamin D, su, kalsiyum ve omega 3 besinlerini ekleyerek, akıl ve kalp sağlığınızı iyileştirebilir, bağışıklık ve iskelet sisteminizi güçlendirebilirsiniz.

Lif: 
Meyve, sebze ve tam buğdayda mevcut olan Lif hazım için gereklidir. Lif, ayrıca diyabet ve kalp hastalığı riskinizi de azaltır. Günlük lif ihtiyacınızı karşılamak için ahududu, frambuaz, yulaf ezmesi, mercimek ve pişmiş enginarı mutlaka yiyin.

Vitamin D: 
D Vitaminin öneminin farkına değiliz. Belki de doğada D vitamini içeren çok fazla besin olmadığındandır. D Vitamini kemik sağlığınızı iyileştirir ayrıca bağışıklık sisteminize de faydalıdır.D vitamini almanın en iyi yolu asında göğüs dekoltesi, sırt ya da bacaklarınıza 15 dakika boyunca güneş banyosu yapmaktır. Yüzünüzü ve ellerinizi yaşlanmaya karşı her zaman korumanız gerektiğini unutmayın. Ve ilk 15 dakikadan sonra tüm vücudunuza UVA ve UVB içeren güneş koruyucucu sürmeyi ihmal etmeyin.

Su: 
Düşünerek ya da beceri gerektirmeden başarılabilecek bir konu. Aslında günde ne kadar su içmeniz gerektiğini söyleyen genel bir formül yok. Günlük su ihtiyacınızın belirlenmesi genel sağlık durumunuz, hareketliliğiniz ve nerede yaşadığınız gibi bir çok faktöre bağlı. Yeterli su içip içmediğinizi gösteren bir rehber sunmak gerekirse; gün boyunca ender susamak ve renksiz ya da hafif sarı 1.5 litreye yakın idrara çıkmak. Ayrıca suya elektronik bir karışım ekleyerek içebilirsiniz. İçtiğiniz suya yarım çay kaşığı kabartma tozu, tat vermesi içinde 1 çay kaşığı kaktüs özü ve 1 çay kaşığı da deniz tuzu ekleyebilirsiniz. Böylelikle vücudun su kaybetmesini önleyecek ve enerjinizi de arttıracaksınız. Karışımın içerisinde yapay hiçbir madde olmadığı gibi, kilo aldırmaz ve formada kalmanıza yardımcı olur.

Kalsiyum: 
Birçok kişi iskelet yapısının doğru gelişmesi için kalsiyumun önemini biliyor. Ancak kalsiyum kilo kaybına yardım ettiği gibi, kolon kanseri gibi bazı kanserlerden de sizi korur. Günlük kalsiyum ihtiyacınızı karşılayacak dozda bir vitamin alın ya da kalsiyumdan zengin süt, fasulye, kuru kayısı gibi besinler tüketin. Kalsiyumu D Vitamini ile birlikte aldığınız zaman daha doğru kullanılmış olacaksınız.

Omega 3: 
Beyin ve kalp sağlığı için çok gerekli olan Omega 3, ayrıca vücudun kanserle savaşmasına da yardımcı olur. Omega 3 yağlarının kaynağı balık yağı, bazı bitki ve fındık yağında mevcuttur. Omega 3 yağ asitleri kalp krizi ve felç riskini azaltmakta ve  tansiyonu düşürmekte güçlü rol oynar.
0

Kadınların organik hastalığını biliyor musunuz?

Kadınlarda adet düzensizlikleri hormonal olabileceği gibi organik sebeplerle de meydana gelebiliyor. Organik adet düzensizliklerinin mutlaka ayrıntılı olarak  araştırılması gerekiyor.

Avrupa Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü Op. Dr. Serhat Partalcı, rahim iç yüzeyinde gebelik oluşması ve embriyonun beslenmesi sağlamak için oluşan tabakanın, döllenme olmadığı zamanlarda dökülüp vücuttan atılmasına halk arasında ay hali, adet, regl, tıp dilinde ise menstürasyon olarak adlandırıldığını belirtiyor. Op. Dr. Serhat Partalcı, adet kanamalarının düzensiz olmasının birçok soruna sebep olduğuna dikkat çekiyor.

Yaş Çok Önemli

Düzensiz vajinal kanaması olan kadınlarda yaşın çok önemli olduğuna değinen Partalcı, 40 yaş öncesi olan çoğunlukla hormonal nedenlere bağlı iken, 40 yaş sonrası ise hormon dışı sebeplerden kaynaklanan düzensiz kanamaların yüksek olduğunun altını çiziyor.

Adet kanamalarının düzensiz olduğu durumlarda, pıhtılı, ağır ve sancılı olması, 2-8 gün arası normal olan kanamaların daha uzun sürmesinin organik ve hormonal sebeplerden kaynaklandığını aktaran Op. Dr. Serhat Partalcı, rahimde ur, tümör, yumurtalık kistleri gibi problemler yaşanıyorsa; organik adet düzensizliğinden, yapısal bir problem olmadan yaşanan düzensizliklerin ise hormonal sebeplerden oluştuğunu belirtiyor.

Ergenlik Öncesi ve Menopoz Sonrasına Dikkat!

Bir düzensiz adet kanamasının nedenini hormonal bozukluğa sokabilmek için diğer organik sebeplerin ekarte edilmesi gerektiğini ifade eden Op. Dr. Serhat Partalcı, özellikle ergenlik öncesi veya menopoz sonrası vaginal kanamaların, mutlaka araştırılması gereken ciddi durumlar olduğunun altını çiziyor.

Adet Düzensizlikleri Tedavisi

Op. Dr. Serhat Partalcı, kanamanın sebebinin üreme organlarından yani hormon düzensizliği değil de organik sebeplerden kaynaklandığında rahimde bulunan myom, tümör veya kanser varsa hastanın ameliyat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Menopoz döneminde görülen her türlü kanamanın mutlaka ayrıntılı araştırılması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Serhat Partalcı, tıbbi tedavide doğum kontrol ilaçları, adet düzenleyici hormonal ilaçların yanında dengeleyici alternatif tedavilerin de uygulanabileceğine değiniyor.
0

Bu kontroller hayat kurtarıyor!

Sadece hastalandığınızda ya da bir sorun olduğunu hissettiğinizde jinekolojik kontrole gidiyorsanız hemen bu durumu düzene sokmanızda fayda var. 

Rahim ağzı kanserinden, cinsel yolla bulaşan uçuklara; adet düzensizliğinden, kısırlığa kadar pek çok rahatsızlık düzenli jinekolojik muayene ile henüz ortaya çıkmadan önlenebiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Hakan Peker, kadınlarda düzenli jinekolojik muayenenin önemi hakkında bilgi verdi.

Sinsi Seyreden Hastalıklara Karşı Önleminizi Alın

Tıbbın her branşında düzenli kontrollere devam etmek ve check up programlarına dahil olmak, sinsi seyreden hastalıkların tanı ve tedavisinde ayrıca kanser gibi ölümcül rahatsızlıkların erken teşhis ve tedavisinde önemli yer tutar. Jinekoloji açısından da düzenli kontroller, kadınlar için hayat kurtarıcıdır.

Yaş Arttıkça Jinekolojik Problemler de Artıyor

Kadınlarda “reprodüktif dönem” dediğimiz üreme çağının başlamasıyla birlikte, yaş arttıkça jinekolojik problem sıklığı da artmaktadır. Jinekolojik problemler; çevresel faktörler, kötü alışkanlıklar (sigara, alkol vs.), kullanılan ilaçlar, ailesel genetik yapı gibi sebeplere bağlı olarak meydana gelebilir. Düzenli kontrollere giden ve doktoru tarafından muayene ve tetkikleri düzenli olarak kayıt altına alınan hastanın, jinekolojik takip açısından problem yaşaması mümkün değildir.

Senede Bir Kez Mutlaka Smear Testi Yaptırın

Rutin yapılan jinekolojik muayenede; kadının dış genital bölgesini (vulva), doğum yolunu(vajina), rahim ağzını (serviks), rahim (uterus)  ve yumurtalık (over-adneks) bölgesini, ultrason kullanılarak muayene edilir. Ayrıca pap-smear testi ile rahim ağzının mikroskobik muayenesini, patolog desteği sayesinde yapmış oluruz.  Bu muayene ve smear tetkiki sonucunun kayıt altına alınması ile birlikte, senede bir kez yapılan düzenli smear ve ultrasonlu muayene ile takip edilen kadında en ufak problemi saptamak ve tedavisini yapmak mümkün olur.

Rahim Ağzı Kanserini Yüzde 100 Önlemek Mümkün

Genelde hastalar, dış genital bölgede (vulva) olan HPV veya uçuk (herpes) virüsüne bağlı lezyonlar ile kist gibi ele gelen kitleleri fark ederek uzmana başvururlar. Fakat vajina, rahim, rahim ağzı gibi görülemeyen yerlerdeki sinsi problemleri fark edemeyebilirler. İşte düzenli kontroller sayesinde bu bölgelerdeki problemler saptanıp, tedavisi yapılır. Düzenli kontroller ile vajinada sinsi bir enfeksiyon veya ileride kansere dönüşebilecek öncü lezyon saptanabilir. Dünyada rahim ağzı kanseri sıklığı, meme kanserinden sonra ikinci sıradadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise ilk sırada yer alır. Günümüzde düzenli kontroller sayesinde erken tanı ve smear testi takip programı ile rahim ağzı kanseri yüzde 100 önlenebilir hastalık durumundadır. Hem de erken tanı ile kanser öncü lezyonlarını yakalayıp, rahim alınmasına gerek kalmadan tedavi imkânı mümkündür.

Yumurtalık Kistleri Kansere Dönüşebiliyor

Rahimde yeni gelişen bir miyom veya menopoz dönemindeki endometrial hiperplazi (Rahim içi zarı kalınlaşması), belirti vermeyip düzenli kontrollerde saptanabilir. Endometrial hiperplazinin bazı tipleri ve tedaviye dirençli olanları rahim kanserine dönüşebilir. Düzenli muayeneler ile rahim kanserine karşı önlem alınmış olur. Rahim içi kalınlığını artıran diğer sebepler ise polip ve rahim içine doğru büyüyen urlardır (Submuköz miyom). Düzenli kontrollerle bu patolojik durumlar saptanıp, ilerlemeden histereskopik (Rahim içinin gözlenmesi) yöntemle tedavisi yapılır. Doğum kontrolü için spirali olan bayanların düzenli senelik kontrollerinde, hem enfeksiyon hem smear testi hem de spiralin yeri konusunda gerekli muayene yapılarak, destek sağlanır. Yumurtalıklarda olan kiste ait problemler, adet düzensizliği veya ağrı yapabildiği gibi sinsi de seyredebilir. Yumurtalık kistleri, kişinin yaşı arttıkça kanser olma ihtimalini de artırmaktadır. Yapılan düzenli muayeneler ve tetkiklerle, yumurtalık bölgesi problemlerinin önüne geçilir.
0

Çocuklarda beslenme bozukluğu

Bağışıklık mikroorganizmalara (virüs bakteri vb.) karşı vücudun direncini ifade eder. Bağışıklık sistemi karmaşık yollar izleyen ve mikrobesinlerin kullanıldığı kimyasal etkileşimlerle çalışmaktadır.

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. Hasan Eraydın beslenme bozukluklarının çocukların bağışıklık sistemini nasıl etkilediğini anlattı.

Aktif ve pasif olmak üzere iki tipi vardır:

Aktif bağışıklık: Hastalığın geçirilmesi ile oluşur ( kabakulak geçiren kişinin bağışıklanması gibi.)

Pasif bağışıklık: Aşılama ile (ölü mikrop veya gücü azaltılmış mikropla) vücuda bağışıklanma meydana gelir. Dünyamızda sağlık için en temel iki öğe temiz su ve aşıdır. Bu ikisinin yanında direncimizin yeterli olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenmemiz, sanitasyonumuzu optimum düzeye getirmemiz gereklidir.

“Bağışıklık doğumla başlar”

Bağışıklık bebeğin doğumu ile başlayan sürecin başlangıcıdır. Dış ortamla karşılaşan bebek için en önemli koruyucu elbette ki anne sütüdür. Hatta ilk 3 – 4 günde salgılanan ve ağız olarak adlandırılan sarımsı, kıvamlı süt bebeğin ilk doğal aşısı olarak kabul edilmekte ve mutlaka çocuğun emmesi istenmektedir.

İçerdiği besleyici ve koruyucu maddelerden dolayı anne sütü alan bebekler alerji, bronşit, bronşioilit, menenjit, kulak hastalıkları, kusma, ishale karşı koruma şemsiyesi altına girmiş olurlar.

Ayrıca sindirimi kolay olduğu için gaz, kabızlık, karın ağrısı, rahatsızlıkları en aza iner. Salınımı ve içeriği bebek ay yaşına göre değişik formülasyondadır. Örneğin erken doğanlar için içerik daha farklıdır.

Bebek anne ilişkisi ile ruhsal rahatlıkla bağışıklıkta psikolojik rol oynar. Bütün bu nedenlerden dolayı ilk 6 ay anne sütü ve mümkünse 2 yıl emzirme Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilmektedir.

“Beslenme bozukluğu bağışıklık sistemini olumsuz etkiler”

Beslenme, yiyeceklerin çeşitliliği bağışıklık sistemini doğrudan etkilenmektedir. Bazı besinlerin sınırda yetersizlikleri dahi bu sistemi olumsuz etkilemektedir. Bu besin ögeleri

Vitaminler-madenler-elementler-proteinler ve yapıtaşları aminoasitler vb. beslenme bozuklukları bağışıklık sisteminin çalışmasını baskılar ve hastalık sıklığında artışa neden olur. Hastalıklarla ortaya çıkan iştahsızlık, ishaller emilim bozuklukları, sıvı yetersizliği de sistemi olumsuz etkileyen kısır döngüye neden olmaktadır.

Ortaya çıkan sorunları şöyle özetlemek mümkün:
- Besin alımı azalır
- Besin emilimi azalır
- Besin ögeleri kaybolur
- Besin ihtiyacı artar ve bütün bunlar enfeksiyonun şiddetini ve süresini etkiler. Mikro besinler bağışık sistemi üzerinde önemli role sahiptirler.

Örneğin bakır-çinko-selenyum-magnezyum-c vitamini-e vitamini-antioksidanların (vücudun pas gidericileri olarak da bilinirler) eksikleri kendine özgü bazı hastalıkları ortaya çıkarırlar. Erişkinler günde ortalama 45 gr protein almalıdırlar, yetersizliklerinde hastalık eğilimi artar.

Sadece meyve, sebze ve tahıllı ürünlerle beslenmek vücudun korunmasında yetersizliklere neden olmaktadır. Sağlıklı iken vücudun ihtiyaçlarını ilaçlarla değil de doğal besinlerle karşılamak önerilmektedir.

Ailede yemek kültürü çocuklar için çok önemli!

Çocukluk yaş gruplarında kendine özgü bazı özellikler vardır. Anne sütü dışında ek besinlere geçildiğinde ve ileri yaşlarda ailenin dikkat etmesi gereken önemli noktalar vardır. Örneğin abur cubur tabir edilen gofret, çikolata, şekerlemeler, hızlı şeker içerdikleri için sürekli atıştırma hissi uyandırırlar.

Paketlenmiş mısır gevrekleri aslında 70 kiloluk bir erişkin için hazırlanmıştır bunu 15-20 kiloluk bir çocuğun tüketmesi katlarca vücuda zararlı atılamayan kalıcı mikro maddelerin birikimine ve ilerleyen yaşlarda çeşitli hastalıkların temelinin atılmasına neden olurlar.

Ailede yemek kültürü oturtulabilmeli, aile fertlerinin hepsi aynı anda sofrada bulunabilmelidir. Özellikle çocuklarımıza en önemli öğünün sabah kahvaltısı olduğunu aşılamalıyız. Okulda yanlarına meyve gibi doğal yiyecekler konabilir. Brokoli, kivi, enginar, domates evde yapılmış yoğurt, havuç gibi antioksidan ve vitamin içeriği yüksek doğal besinleri öncelikli tercihlerimiz arasına almalıyız.

Okullarda yönetimler hazır işlenmiş – hızlı tüketilebilen yiyecekler yerine kantinlerde doğal yiyeceklere geçmelidirler. Aileler dış tüketim yerine ev yemeklerini tercih etmelidirler. Her gıdayı mevsiminde tüketmeli mevsim dışındaki üretimlere rağbet edilmemelidir.

Alışveriş merkezlerine gitmeden önce evde yemek faslı halledilmelidir. Unutulmamalıdır ki ‘Önce insan, Önce sağlık’ hedefimiz olmalıdır. Büyük hedeflerimizi küçük zaaflarımıza yenik düşürmeyelim.
0

Cinsel sorunlarınızla yüzleşin!...

İnsan yaşamının çok önemli bir parçası olan cinsellik, aynı zamanda, kadın ve erkek arasında yakın ilişkinin kurulması ve sürdürülmesinde de çok büyük bir rol oynuyor. Bu yüzden cinsel sorunlar, çiftler için haz ve doyum duygusunu kaybetmekten öte bir sıkıntı yaratıyor.

Cinsel ilişki, istek, uyarılma, doyum ve rahatlama olmak üzere dört aşamadan oluşuyor. Bu basamaklardan herhangi birinde veya birkaçında sorun yaşanması, cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasına neden oluyor.

Erkeklerin en sık yaşadığı sorunların başında erken boşalma, kadınlarda ise cinsel isteksizlik geliyor. Cinsel işlev bozukluklarına tıbbi, psikolojik ve sosyo-kültürel etkenleri bir bütün olarak dikkate alarak yaklaşmak gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Evrim Erbek, “Cinsel işlev bozuklukları organik ve psikolojik nedenlere bağlı oluşabilir. Çoğu zaman organik nedenlere psikolojik nedenler de eşlik ettiği için cinsel işlev bozukluklarının multi-disipliner olarak ele alınması gerekir. Değerlendirme psikiyatri, üroloji ve jinekoloji uzmanlarınca yapılır.

En sık karşılaştığımız organik nedenler, damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kronik hastalıklar, ilaç yan etkileri ve uyuşturucu madde kullanımıdır. Bunlar dışlandıktan sonra kişide psikolojik etkenler aranır” diyor.

Yetiştirilme Tarzı Etkiliyor...

Cinsel işlev bozukluklarına yatkınlık yaratan ve sorunun sürmesinde rol oynayan birçok psikolojik faktörün de bulunduğunu hatırlatan Dr. Erbek, ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzının, yetiştirilme biçiminin cinselliği önemli ölçüde etkilediğini söylüyor.

Bunun yanında eksik ya da yanlış bilgilendirilmelerin, cinsellik hakkındaki kalıplaşmış yanlış düşüncelerin de cinsellik üzerinde olumsuz etkisi bulunduğu belirterek, “Psikiyatrik rahatsızlıklar, ilişkide uyumsuzluk, çiftler arasında çekiciliğin kaybolması, aldatılma, hamilelik ve doğum sonrası ruhsal durumlar, partnerdeki cinsel problemler, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalma, travmatik cinsel deneyimler, cinsel açıdan özgüven eksikliği ve performans anksiyetesi en sık gördüğümüz psikolojik ve kültürel nedenlerdir” diyor.
0

Hemoroidle baş atmenin 9 altın kuralı

Hemoroidten kurtulmanın ilk yolu dengeli beslenerek kabızlıktan kurtulmaktan geçiyor. Mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olan hemoroidle baş etmenin 9 altın kuralı bu yazımızda...

Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ayhan Erdemir, “Sürekli kanaması olan ve bu nedenle yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi yöntem öncelikle düşünülmelidir” diyor.

Yaşam Kalitenizi Bozmasın!

Hemoroid, barsak alışkanlıklarındaki değişiklikler, başta gebelik olmak üzere karın içi basıncının arttığı durumlar, hareketsiz yaşam, çalışma şartları ve kalıtsal yatkınlık gibi nedenlerle oluşuyor. Yakınmaya neden olan birinci ve ikinci derecedeki hemoroidlerde tıbbi tedavi uygulanması gerektiğini söyleyen Dr. Ayhan Erdemir, şöyle devam ediyor:

“Üçüncü ve dördüncü derecede ise öncelikle yine tıbbi tedavi ama başarısızlık durumunda ise cerrahi tedavi yapılmalıdır. Ayrıca sürekli kanaması olan ve bu nedenle yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi yöntem öncelikle düşünülmelidir.”

Dr. Erdemir, hemoroid oluşumunun en sık nedeninin yanlış beslenmeyle meydana gelen kabızlık olduğunu söylüyor. Posadan fakir beslenme biçimi ve az sıvı tüketimi ise kabızlığın başlıca nedenleri arasında gösteriliyor. Bitkilerin içeriğinde bulunan ve sindirim enzimleri ile parçalanmayan posalar, barsak çapının genişleterek hareketlerini artırıyor ve dışkının yumuşamasını sağlıyor. Hemoroid tedavisinde dışkıyı yumuşak tutmak için bol sıvı tüketmenin ve dengeli beslenmenin önemine değinerek, ayaküstü beslenme alışkanlığın hemoroid, hatta kalın barsak kanser riskini artırdığına dikkat çekiyor.

9 Altın Kural

Meyve kabuklarının posa açısından çok değerli olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ayhan Erdemir, hemoroidle baş etmenin yollarını şöyle sıralıyor:

1- Meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüketin. Günde 3-5 porsiyon meyveyi posa açısından zengin olan kabuğuyla birlikte yiyin.

2- Günde 0,5- 2,5 litre arasında sıvı tüketin. Sıvı ihtiyacı gün içerisinde değişiklik gösterebilir. Aldığınız kalori kadar sıvı tüketin. Sıvının ancak posalı besinlerle birlikte etkili olacağını unutmayın.

3- Beyaz un yerine siyah unu tercih edin. Kepek ekmeği, buğday kepeği, yulaf ekmeği veya çavdar ekmeği tüketin. Buğday unu, beyaz una göre daha fazla posa içerir. 100 gr buğday kepeği 44 gr posa içerirken aynı miktarda beyaz un 3,2 gr posa içerir. Pilav, makarna, çorba yaparken de, kepekli unu tercih edin ve bol sebze ekleyin.

4- Sebze yemeyi ihmal etmeyin. Brokoli, enginar, kereviz, pırasa, ıspanak ve bezelye gibi sebzeler posa bırakarak hemoroid sıkıntılarının azalmasına yardımcı olur. Ancak bu gıdaların aşırı tüketilmesi gaz yakınmalarını artıracağı unutulmamalıdır.

5- Haftada iki kez kurubaklagil tüketin. İyi bir protein kaynağı ve posa bakımından zengin olan kuru fasulye, nohut, bulgur ya da mercimek haftada iki kez tüketilince barsakları yumuşatır ve hemoroid yakınmalarını azaltır.

6- Acıya dikkat edin. Acının direkt hemoroid yapıcı etkisi yok ancak acı, makat ağzındaki yanma hissi ve tam boşalamama nedeniyle ıkınma ihtiyacı artırır. Aşırı ıkınma ise hemoroidlerin büyümesine, şişmesine ve kanamasına neden olur. Acının direkt etkisi olmasa da hemoroidleri olumsuz etkiler.

7- Keskin lezzetlerden uzak durun. Acılı, ekşili, mayalı besinler, baharatlı gıdalar, hardal, kırmızı et, kızartma, çay ve kafeinli içeceklerden uzak durun.

8- Kilo verin. Fazla kilo, makat ağzına bası yapar ve hormonal etkilerle hemoroidal yakınmalarını artırır. Makat ağzındaki hemoroidal damarları saran bağ dokusundaki gevşemeler; damarların genişlemesine, şişmesine, ıkınma ile makattan dışarı sarkmasına, yapısının frajil olmasına ve hafif bir travma ile kanamasına neden olur.

9- Egzersiz yapın. Beslenme biçimine dikkat etmek önemli. Ancak tuvalet alışkanlığını düzene soktuğunuzda ve egzersiz yaptığınızda, hemoroidal yakınmalarınız daha güçlü bir şekilde düzene girer.
0

Çapkın erkeklere kötü haber!...

Eşini aldatan erkeklere kötü bir haberimiz var! Uzmanların açıklamalarına göre; çapkın ve aldatan erkeklerde, yasak aşkların verdiği heyecan ve suçluluk duygusunun da etkisiyle erken boşalma sorununa daha çok rastlanıyor...

Cinsel Sağlık Enstitüsü; erkeğin eşini aldatmasının Türk aile kurumu için önemli bir sorun olduğunu vurguladı.

Milli Olmak...

Türk erkeklerinin milli olmak veya rüştünü ispat etmek için genellikle ilk cinsel ilişkilerini genelevlerde yaşadığına dikkat çeken Dr. Cem Keçe; “Cinsel terapistler olarak tavsiye etmesek de ilk cinsel ilişkilerin genelevlerde yaşanması sık rastlanan bir durumdur. Çünkü erkekler arasında milli olmak ve rüştünü ispat etmek gibi erkekliğin sözde sınandığı durumlar yaşanır. Zevk almayı hedefleyen, kendini güçlü görmek isteyen ve kontrolün kendinde olduğunu sanan erkekler; duygusal bir ilişkileri olsa bile çoğu zaman hemcinsleri arasındaki bu psikolojik oyunu oynamaya mecbur kalabilirler. Ancak hiçbir mahremiyet koşulunun bulunmadığı genelevlerde aceleyle tamamlanan cinsel birleşme deneyimleri; erkekleri, erken boşalmaya programlayabilir ve sertleşme problemlerine yol açabilir” dedi.

Erken Boşalma Nedir?

Erken boşalmanın fikir birliğine ulaşılmış bir tanımının olmadığının altını çizen Dr. Cem Keçe; “Erkeğin, eşi orgazm olmadan önce boşalması biçimindeki bir tanım; mevcut sorunun eşinin orgazmının gecikmesi ile ilgili olup olmadığını yeterince yansıtmadığından doğru değildir ve bu tanımlama günümüzde bir cinsel mit olarak kabul edilmektedir. İnatçı ve tekrarlayıcı bir biçimde, çok az cinsel uyarılma ile cinsel birleşme öncesinde ya da birleşmeden hemen sonra, kişinin ve eşinin arzu ettiği süreden daha önce oluşan boşalma daha iyi bir tanımlama olmaktadır. Çiftten en az birinde süre açısından memnuniyetsizlik yaratan bir durum olmalıdır. Erken boşalmada önemli olan süre değil, boşalma refleksi üzerinde istemli denetimin olmamasıdır. Denetimsizliği tanımlamada erken sözcüğü uygun olmadığından erken boşalma yerine denetimsiz boşalma ya da istemsiz boşalma terimlerinin kullanılması daha uygun olacaktır. Kısaca denetimsiz boşalma; sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, çok az bir uyarılmayla ve kişinin istemesinden önce, vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da hemen sonra boşalmanın olması şeklinde tanımlanır”  dedi.

Erken Boşalmanın Nedenleri

Çoğu erkeğin soluk soluğa bir telaşla cinsel zevkin peşinden koşarken boşalmasını kontrol edemediğini söyleyen Dr. Cem Keçe; şu bilgileri verdi:

“Bedenini eşiyle uyum içinde hareket ettiremeyen erkekte şimdiye yoğunlaşmak, o anı duyumsamak olanaksızlaşır ve cinsel birleşmenin ansızın son bulacağı kaygısı olur. Bu nedenle her cinsel sorun gibi erken boşalmada bu kaygıdan ya da bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Ama asıl sorun erkeğin cinsel işlevlerinde değil, cinsel işlevlerini nasıl yerine getirmesi konusundaki düşüncelerindedir. Çünkü aklını düşüncelerden arındıramayan, özgür ve doğal bir şekilde cinselliği yaşayamayan erkek tedirginlik duygusundan uzaklaşamaz ve boşalma konusunda sorun yaşar. Gençlik çağlarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar, aldatma, cinsel mitler yani hurafeler, cinsel ilişki konusunda tecrübesizlik, yorgunluk, sıkkınlık, kızgınlık ve tedirginlik, cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler, cinsel uyarım eksikliği, gerekli koşulların sağlanamaması, sertleşmiş penise verilen orantısız önem, cinsel açıdan baskı altında yetişme, aşırı cinsel isteğin verdiği gerginlik, günah işleme veya suçluluk duygusu, hastalık kapma korkusu, gebe bırakma korkusu, para karşılığı kurulan ilişkiler veya genelev alışkanlığı, cinsel uyumsuzluk, bilinçaltında yatan cinsel ilişki ile ilgili olumsuz düşünceler, prostatit, üretrit vb. hastalıklar erken boşalmanın başlıca nedenleri arasında sıralanabilir.”

Erken Boşalan Erkeklerin Ortak Özellikleri

Denetimsiz boşalan erkeklerin A tipi kişilik yapısına sahip olduklarının altını çizen Dr. Cem Keçe; “Denetimsiz boşalan erkeklerin kolay aldatma, genelev alışkanlığı, çapkınlık, hızlı yemek yeme, hızlı araba kullanma ve hızlı konuşma, her konuda aceleci davranma, çabuk sinirlenme, kontrolsüz davranışlarda bulunma, çabuk güvenme ya da güven duymada zorlanma, kaygılı bir ruh hali,  çocuklukta babayla sorun yaşama veya yataklarını ıslatma, eğitim düzeyinin yüksek oluşu, rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan özellikleri vardır” dedi.

Çapkın ve Aldatan Erkekler Dikkat!

Evli ve tüm yaşamı boyunca, boşalmasını kontrol edememiş bir erkeğin cinsel birleşmeyi gereksiz bir görev ve bir yükmüş gibi benimsemesinin sık rastlanan bir durum olduğunu söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Yasak aşkların verdiği heyecan ve suçluluk duygusu erkeğin boşalmasını kontrol etmesini güçleştirir. Çapkın erkekler veya aldatan erkekler bu nedenle genellikle erken boşalırlar. Cinsel yaşamdan payına düşeni alamamış erken boşalan erkekler, kişiliklerini başka yönlerde yüceltmeye çalışırlar. Örneğin, eşlerini daha çok aldatabilirler, daha çok çapkın olduklarını göstermeye çalışabilirler, işlerine çok düşkün olabilirler, geçimsiz veya karamsar olabilirler. Çünkü boşalma ile orgazm olma aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamadır, orgazm ise bedensel rahatlamaya ruhsal rahatlamanında eklendiği yoğun bir duygudur. Bir başka deyişle; orgazm çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan cinsel yanıtın son aşamasındaki hoş bir histir. Orgazm normal bir vücut fonksiyonudur. Orgazm öğrenilebilir istemli bir reflekstir. Orgazm olmayan ve erken boşalan erkek; cinsel doyumsuzluğa bağlı ruhsal alanda yıkım yaşar, gerginleşir, işyerlerinde, sosyal ilişkilerinde, aile çevrelerinde rahat olamaz ve iş verimleri düşebilir. Bu durum erkeğin yaşamı ve yakınları yönünden oldukça önemli bir kondur" diye konuştu.

Aldatmanın Tamiri Zor...

Erken boşalan ve genelev alışkanlığı olan bir erkeğin aldatma olasılığının çok yüksek olabileceğini ifade eden Dr. Cem Keçe; “Aldatma bir evlilikte tamiri en zor sorunlardan birisidir ve Türk aile yapısının önündeki en büyük engellerden biridir. Aslında erken boşalan ve gururu zedelenen bir erkeğin aldatmak için çok önemli bir nedene de ihtiyacı yoktur. Maksat heyecan olsun, skor olsun! Çünkü çok sayıda kadınla ilişkiye girmek arkadaş çevresinde bir takdir göstergesi olarak algılanmaktadır. Artı puan toplamak uğruna çapkın görünmeye çalışan veya bu konuda gerçek dışı hikâyeler anlatan erkeklerin sayısı az da değildir. Ayrıca eşiyle yaşadığı cinsel birlikteliklerde ezilen erkek, aldatarak eşinden ve hayattan intikam alıyor da olabilir. Hatta kendilerinden yaşça küçük genç kadınlarla birlikte olarak hala güçlü bir erkek olduklarını kendilerine ve çevrelerine kanıtlamaya çalışabilirler. Kısaca erkeklere göre aldatmanın nedenleri şu şekilde ifade bulur: Her erkek yapar, heyecan olsun diye, arkadaşlarımı etkilemek için, başka bir kadına âşık oldum, sarhoş olduğum için, eşimle sorunlarımız var, ortam öyle gerektirdi, olaylar öyle geliştiği için, karım benimle ilgilenmiyor, O’na acıdığım için, istediğimi elde edebileceğimi kendime kanıtlamak istiyordum, canım seks istiyordu, O’nu öylece eve yollayamazdım, karım kendisine eskisi gibi bakmıyor, cinsel isteğim fazla vb.” dedi.

Erken Boşalma ve Aldatma Yaygın mı?

Aldatmanın ve çapkınlığın çoğu toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da ciddi bir sosyal sorun haline geldiğini de aktaran Keçe, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cinsel Sağlık Enstitüsü olarak yaptığımız araştırmalarda her 100 erkekten 70’nin erken boşaldığını, her 100 çiftten 30’nun eşini aldattığını tespit ettik. Bu çok acı ve vahim bir tablodur. Çünkü tarihin hiçbir döneminde erken boşalma ve eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştı. Aldatmanın bu kadar yaygın olması, elbette boşanma oranlarına da yansıyor” dedi.
back to top