11 Haziran 2013 Salı

0

Utanmaya nereden başlayacağız?


"Taksim meydanı temizleniyor. yarın istanbullular temiz bir meydanda dolaşacaklar"

En son bunu okudum.. ama daha önce şunu okumuştum: "Bugece pislikler temizlenecek Allah güvenlik güçlerimizin yardımcısı olsun."  Silmiş sonradan, o yüzden kaydı yok. Peki madem öyleyse, buradan devamla:

Twitter'da bunları yazan AKP Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım. İşin aslı, adının sanının zerre önemi yok. Daha önce adını duymamıştım, yazı bitmeden unuturum zaten.. önemli değil. Önemli olan temsil ettiği kafanın sözcülüğünü gayet güzel yapması.

Meydanı temizleyeceksiniz öyle mi? Bunun anlamı mıntıka temizliği olmasa gerek, kimse o kadar saf değil. Peki nasıl olacak o iş? Dünya bilmem kaç saattir İstanbul'dan canlı yayın yapan CNN'i izlerken, saklamaya örtmeye çalıştığınız her ne varsa, hepsini olanca açıklığıyla görürken mi olacak, yoksa, sindirip haysiyet fukarası yaptığınız medya haber vermekle mükellef oldukları kendi halklarına ihanetin daniskasını ederken, yayına aldıkları Nihat Doğan, "bir sürü insan öldü" dediğinde, "bir sürü değil sadece üç kişi öldü" deyip adamı yayından alırken, CNNTURK penguenlerden sonra milleti "valimiz de pek sevecen konuştu" diyen bir Nagehan Alçı ile imtihan ederken, nasıl olsa kimsenin ruhu duymaz diyerek mi olacak?

Ah nasıl da uzun ve karmaşık bir cümle oldu değil mi? Oysa sizler kadar kısa, sizler gibi net anlatabilmek isterdim: "Bu millet sizi affetmez affetmeyecek" gibi. Bunu da aynı milletvekili söylüyor. Pislikler temizlenecek diyen vekil. Milletin vekili.

Utanmaya nereden başlayacağız çok merak ediyorum. Bir gün geriye dönüp baktığımızda, ilk olarak nerede ne zaman utanmaya başladığımızı bulabilecek miyiz acaba? Penguenlerle mi başladık, yüzüne biber gazını yerken bile başını eğmeyen kırmızılı kadını gördüğümüzde mi? Göğsünü tomaya siper edip, kollarıyla sanki bütün direnişi saran kadınla mı utandık ilk olarak?

Peki en son neden utanıp başımızı eğeceğiz, gözlerimizi kapatacağız ve gördüğümüz şeye lanet edeceğiz? Engelli bir insana tomayla saldırıldığını gördüğümüz zaman mı? Bunu her zerremize yazalım, unutmayalım olur mu? "Bu millet sizi affetmez affetmeyecek" gibi.

----
"Taksim tatsızlığında esnaf mağdur oldu, para kaybetti, bira satanlar hariç. Zaten bütün bunlar bira lobisi yüzünden oluyor. Bu arada, Gezi Parkı da pis pis kokuyor arkadaşlar! ANLAYANA!!1!  Para kaybettik paraa.. Hem biliyor musunuz asıl çevre kirliliği nedir? Duvar yazıları! Evet. Ayrıca tencere tava gürültüsünü de bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Yani Hes'lermiş, ormaların imara açılmasıymış, nükleermiş falan bunlar halkımızı yanlış yönlendirmek için ortaya atılmış şeyler, bakın buradan açıklıyorum işte, asıl çevre faciası tenceredir tavadır. Söylemiş miydin daha önce, bunlar camide içki içtiler, ayakkabılarıyla içeri girdiler. Ya yaa.. elimde görüntüler de var, bakalım arkadaşlar prodüksiyonu Cuma'ya yetiştirmeye çalışıyor, hazır olur olmaz gösterecem hepsini. O değil de, müezzini de tehdit etmişler! Şimdi bu tehdit noktası önemli arkadaşlar. Yani belki iki büyük açtılar mihraba doğru, değil mi ama? Nereden bileceksin? Tehdit var tabii, bilmiyorsun. İşte bizz Cuma bildireceğiz. Paçavra astılar bir de Atatürk Kültür Merkezi'ne. Atatürk.. Atatü.. hi hi hiiyy ay sinirlerim bozuldu.. ne zamandır söylemeye söylemeyee hahhay.. öhüm.. ÜMÜĞÜNÜ SIKACAĞIZ!!1 Eveet.. nerede kalmıştık?"
---

Şimdi lütfen bu ara nağmeyi unutalım. Hani anlamlardan anlam beğenen Serdar Ortaç şarkısının istemsizce arsızca gelip dile dolanması gibi. Nakarat yerleşiyor önce, istila ediyor, sonra şarkı yapışıp kalıyor. Öyle kabul etsek ve geri planda dönüp dursa.. HADLERİNİ BİLDİRECEĞİMM!!!  Her neyse..

Vali Mutlu, ben sizi de unutmayacağım. Verdiğiniz sözleri, attığınız çiçekli böcekli twitleri, darbe bildirisi gibi açıklamalarınızı, meydandan anne babalara seslenmenizi, çocuklarınızın can güvenliği yoktur demenizi, canların sorumluluğunu anaların babaların omuzuna yıkmanızı.. imkanı yok unutmayacağım.

Ah.. bu arada, Digiturk'ün CNN yayınını kestiğini biliyor muydunuz?

Elinizin uzanabildiği her yerde, her şeyde yasak var. Baskı var. Ulaşabildiğiniz her yerde sadece tahakküm var.

Sizler, ana babaları çocuklarıyla tehdit ettiniz, bunlar ne ki? Bi söyleyin, neden korkuyorsunuz? Bu sadece AVM rantı, otel rantı, şehir rantı değil. Bu artık diktanın rantını kaptırmama telaşı, değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top